Ayetler

Sosyal Medya Alimleri

ateistlerin Kuran eleştirisi

Sosyal medyada, Ateist sitelerde tek kelime Arapça bilmeyen insanlar, böyle mesajlar yazarak Kur'an'ın insan yazması bir kitap olduğunu ispatladığını düşünüyor. Tek bir ayetin mealinden Kur'an'ın insan yazması olduğunu ispatlamış. Bilmediğin bir konu hakkında kitap yazabilir misin? Mesela arıcılık, halı dokumacılığı, fotoğrafçılık, peyzaj, botanik, zooloji vs. En basiti bilmiyorsan yemek tarifi bile yapamazsın. Üstteki görselleri hazırlayanlar tek kelime Arapça bilmeden bir ayetin meali altına bir paragraf yazı yazarak Kur'an'ın uydurulmuş olduğunu ispatladığını düşünüyorsa ne demek lazım? Bu, kırk yıldır arıcılık yapan birine gidip, kulaktan dolma bilgilerle yaptığı işin yanlış olduğunu söylemeye benziyor. Allah peygamberliği İbrahim'in soyuna vermiş dolayısıyla Türklere, Çinlilere falan peygamber gelmiş olması mümkün değilmiş. Kur'an'ı Kerimde peygamber kelimesi geçmez. Ya rasul ya nebi kelimesi geçer. Müfessirlerin büyük çoğunluğu okuyucular kolay anlasın diye herkesin ne anlama geldiğini bildiği peygamber kelimesini kullanıyor. Bilmediğin bir şey hakkında yazmaya başlarsan bilenler ilk cümlende yanlışlarını görür. Ankebut 27. ayetin doğru tercümesi şöyle İbrahim’e İshak’ı ve Yakub’u bağışladık. Soyundan gelenlere nebilik ve kitap verdik. Böylece onu Dünya’da ödüllendirmiş olduk. O Ahirette de iyilerden olacaktır.

Rasul ve Nebi Farkı

Çok kısa teknik bilgi vereceğim, peşine herkese nasıl rasul geldiğini yazacağım. Burası önemli, sen de rasul gördün, sosyal medya alimleri de, bütün ateistler de ama farkında değilsiniz.

Nebi kendisine kitap verilen kişidir. Bunu nereden çıkartmışlar bilemiyorum ama geleneğe göre “rasule kitap verilir” diyorlar. İmam Hatip ve İlahiyat fakültelerindeki bırak öğrencileri hocalar bile rasul ve nebinin farkını bilmiyor. Kendilerine ne anlatılmışsa sorgulamadan, araştırmadan kabul etmişler. Kimse Kur'an'a bakmayı düşünmemiş. Kur'an'a baksalar Nebilere Kitap verildiğini görecekler.

Bakara
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

213. İnsanlar hep bir toplum oluşturmuştur. Allah, müjde veren ve uyarılarda bulunan nebîler görevlendirmiş; onlarla birlikte, gerçekleri içeren kitap da indirmiştir ki ayrılığa düştükleri konularda insanlar arasında o kitap hükmetsin. Kitap hakkında ihtilafa düşenler kendilerine kitap verilenlerden başkası olmaz. Bu da açık ayetler geldikten sonra birbirlerine üstünlük kurma gayretlerinden kaynaklanır. Sonra Allah, ayrılığa düştükleri gerçekler konusunda, (ayetlerine) inanıp güvenenleri, kendi onayıyla doğruya ulaştırır. Allah, gerekeni yapanı doğru bir yola yöneltir.

Bütün nebilere kitap verildiğini de Enam 83-89 ayetlerini beraber okuduğumuzda anlıyoruz. Enam 83-89 ayetlerinde Nuh, İbrahim, İsmail, Musa, İsa gibi on sekiz nebinin ismi sayılıyor, 87. ayette ise Allah bu on sekiz nebinin babalarını, soylarını ve kardeşlerini de seçtiğini, 89. ayette ise adı geçenlere kitap, hikmet ve nebilik verdiğini söylüyor. Bu ayetlerde sayılan nebilerin babaları da seçildiği için bu Adem'e kadar, kardeşleri de seçildiği için Muhammed peygambere kadar gidiyor demektir. Bu ayetlerden Adem’den Muhammed peygambere kadar bütün nebilere kitap verildiği çok açık bir şekilde görülüyor.

Rasulün tanımını da Allah yapmış. Rasul elçi demek; mesajı ileten kişi anlamında.

Ankebut
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

18 - “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Resule düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

Nebilik bir unvandır. Nebiler kendilerine verilen Kitabı tebliğ ederken rasul olur. Yani üstteki ayette tanımlandığı gibi ayeti anlatır. Bunun dışında bir de Nebilerin görevlendirdiği elçiler olmuş. Mesela Şuara 105. ayet şöyle; Nûh’un halkı da gönderilen resulleri yalancı saydı. Şuara 123. ayet de şöyle; Âd halkı da resulleri yalancı saydı. Kur'an'da çok açık görüyoruz ki Nuh Kavmine de Ad Kavmine de birer Kitap verildi. O zaman yalancı sayılan rasuller kim? Rasulün Kur'an'daki tanımını akılda tutarak, bu insanlar Nuh ve Hud nebinin ayetleri insanlara tebliğ etmek üzere görevlendirdiği elçilerdir. Buradaki en büyük problem rasulün sadece Allah'ın görevlendirdiği kişi olduğu algısıdır. Eğer rasul için sadece Allah'ın görevlendirdiği kişi denirse Nuh kavminin de Ad kavminin de birden fazla rasulü nasıl yalanladığı izah edilemez çünkü Nuh kavmi Nuh nebi zamanında helak oldu, Ad kavmi de Hud nebi zamanında. Çok karıştırmadan üstteki arkadaşın hazırladığı görseldeki iddiaya açıklamaya geçeyim, her şey daha kolay anlaşılacak.

Herkes Kendisine Ayetleri Anlatan Biriyle Karşılaşır

Yanlış anlaşılmamayı umarak cehennemde olacak konuşmaları gösteren ayetlerden bahsedeceğim. Cehennemle korkutma gibi bir çocukluk yapıyor değilim. Fakat alttaki ayette neden rasul kelimesi geçiyor bundan bahsedeceğim. Allah, ateizmi ya da deizmi tercih eden ve sonra da cehenneme giden insanlara soracak; "size ayetlerimi okuyan elçiler gelmedi mi?" İşte şimdi aklında, rasulün yani elçinin ne olduğuna ve her millete nasıl "peygamber" gittiğine dair bir ışık yanması gerekir.

Zümer
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

71. İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sevk edilirler. Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size, içinizden resuller gelmedi mi ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar?" Onlar: "Evet, derler, geldi ama inkârcılar hakkında azap hükmü hak oldu."

Ayette ilk sarı belirttiğim yerde "içinizden rasuller gelmedi mi" diyor? Bu ayetleri "size içinizden peygamberler gelmedi mi" diye tercüme edince, zihnimizde hali hazırda bulunan peygamber tanımından dolayı "her millete peygamber gönderilmedi" diyoruz ama ayetin orijinalindeki gibi rasul kelimesiyle okursak herkese rasul geldiğini görebiliriz. Rasulün tanımını unutmamak lazım; ayet "rasule düşen sadece tebliğdir" diyor. O yüzden ikinci sarı belirttiğim yerde "Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar" diyor. "Nuh kavmi rasullerini yalanladı" demek bu; biri bir ayeti alır, kendi düşüncesini eklemeden ve bir şey de çıkarmadan bir yere gider okursa, anlatırsa rasullük yapmış olur. Allah ayetlerini bütün dünyada her yere iletmiştir. Türklere de Çinlilere de Meksikalılara da vs rasuller yani elçiler gelmiştir. Üstelik ayette dediği gibi kendi içlerinden. Araf otuz beşinci ayeti de yazayım; EY ÂDEMOĞLULLARI (ve kızları!) Size içinizden, ayetlerimi haber verip açıklayan elçiler geldiğinde, kim sakınır ve kendini düzeltirse; işte onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Duyduğu ayetlere anladığı halde itibar etmeyenler, inkar etmiş bir şekilde ölürse cehennemde kendilerine üstteki ayetteki gibi konuşulur. O zaman herkes doğru konuşacağı için cehenneme gidenler aslında kendilerine uyarıcı geldiğini itiraf edecek. Bu en kötü son. Kimse bu sona mecbur değil. Cehennemle korkutmaya çalışmadığımı tekrar hatırlatayım. Cehenneme gitmiş insanlar peygamberlerle değil uyarıcılar ve rasullerle karşılaşmış olacak. Ayetlerde geçen rasullerle herkesin karşılaştığını anlatmak için alttaki ayetleri yazıyorum. Burada görmezden gelen orada görmezden geldiğini itiraf eder.

Mülk
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

6. Rablerini görmezlikten gelenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü hale gelmektir o!

7. Oraya atıldıklarında, alevler saçarken çektiği havanın uğultusunu işitirler.

8. Sanki öfkesinden çatlayacak gibidir. Her bir bölük Cehenneme atılırken bekçiler onlara: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” diye sorarlar.

9. “Evet” derler; “bize uyarıcı geldi ama biz yalana sarıldık; Allah hiç bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapkınlık içindesiniz” dedik.

10. “Keşke söz dinleseydik ya da aklımızı kullansaydık, şimdi bu alevli ateşin ahalisi içinde olmazdık” derler.

11. Böylece suçlarını itiraf ederler. O alevli ateş ahalisi için bundan sonrası tam bir perişanlıktır.

12. İçten içe Sahibinden korkanlara gelince, onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.

Ayetlerde rasul ve nebi yerine "peygamber" yazınca bunların hiç birisi anlaşılamıyor. O zaman "bize peygamber gelmedi" deyip Kur'an'ın insan yazması bir kitap olduğunu düşünüyorlar. Eğer biri sana, bir ayeti anlayabileceğin şekilde anlattıysa, o ayetten sorumluluğunun başladığını unutma.

Şunu da ekleyeyim insanlık tarihi boyunca rasul, Kitap, ayet görmemiş insanlar vardır. Bu insanların sorumluluğu evrensel doğrular ve şirkten olur. Kur'an veya önceki Kitaplar evrensel doğrulardan oluşuyor. Mesela adam öldürmemek, yalan söylememek, hile yapmamak gibi. Allah kimseyi gücünün yetmediği şeyden sorumlu tutmaz.