Diyanet İşleri Meali
ARAF SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
100. (Eski) sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı! Biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitemezler.
101. İşte o ülkeler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
Alttaki ayetler bütün insanlara hitaben; Allah hem insanların kalplerini mühürleyip hem de "ölüm gelmeden tevbe edin" diye ayet mi indirmiş? Ne anlamı olur ki?
ZÜMER SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
53. Onlara şu sözü söyle: “Ey kendilerini aşırı davranışlara sürüklemiş Allah kulları! Allah’ın merhametinden (ikramından) umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. O, hem bağışlar hem de ikramda bulunur.
54. O azap gelip çatmadan Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun. Yoksa daha sonra yardım göremezsiniz.
55. Farkına varmadığınız bir anda o azap gelip çatmadan önce Rabbinizden size indirilenlerin en güzeline uyun.”
56. Sonra kalkıp şöyle der: “Allah’a karşı çok kusur işledim; her şeyi kaybettim. Gerçekten ben hafife alanlardandım”
57. Kalkıp şunu diyebilir: “Beni Allah yola getirseydi ben de çekinerek korunanlardan olurdum.”
58. Azabı görünce şöyle de diyebilir: “Keşke elimde bir fırsat daha olsa da güzel davrananlardan olsam.”
59. Hayır, sana bunca belgelerim geldi de sen onlar karşısında yalana sarıldın, büyüklük tasladın ve kafirlerden oldun.
Bu ayetlerden tevbe etmeden ölen kafirlerin ne söyleyeceklerini ve onlara ne söyleneceğini görüyoruz. Bu insanların kalpleri mühürlü olsa koyu belirttiğim yerlerdeki gibi konuşmazlar. O zaman "bizim kalplerimiz mühürlüydü, biz inanamadık" gibi bir şey demeleri gerekir. 59. ayette belgelerin bu insanlara ulaştığı fakat kabul etmedikleri hatta yalan söylediklerini görüyoruz. Tevbe kapısı herkes için, ölene kadar açıktır. Allah kimsenin kalbini mühürlemez ama kafirler inanmamakta çok kararlı oldukları için, Allah onların bu tavrını kalplerinde yeni bir yapı şeklinde oluşturur. Burada sorumlular tamamen insanlardır. Bu insanlar inanmamakta çok kararlı olduğu için tevbe etmeyi hiç bir zaman düşünmüyorlar ama tevbe edip dönseler Allah onlarında tevbesini kabul eder. Allah Adil'dir, kimseye haksızlık yapmaz. Bu ayetlerin doğru tercümesi şöyle
Süleymaniye Vakfı Meali
ARAF SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
100. Eski sahiplerinden sonra o yere mirasçı olanları şu da mı yola getirmez? Gerekli görürsek günahları yüzünden onları da sıkıntıya sokarız. Kalpleri üzerinde yeni bir yapı oluştururuz da artık bir şey dinlemez olurlar.
101. İşte bunlar, sana bir kısım haberlerini tam olarak anlattığımız kentlerdir. Kendilerine gönderilen elçiler açık belgeler getirdiler ama daha önce yalana sarılmış olmaları sebebiyle inanmaya yanaşmadılar. Allah, görmezlikte direnenlerin kalplerindeki yeni yapıyı işte böyle oluşturur.
شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili
شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili
Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.
Ali Akın
100. Ya da eski sâkinlerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara şu gerçek belli olmadı mı ki, eğer Biz dileseydik, onları günahlarından dolayı çarpardık. Bir de (şu da belli olmadı ki, Biz dilesek) onların (istemeleri ve olumsuz gayretleri üzerine ) kalplerini (sanki) mühürleriz; böylece onlar (hak öğütleri) duymazlar.
101. Ey Muhammedi İşte o kasabaların haberlerinden (olmuş bitmişlerinden) bazılarını sana anlatıyoruz. Hem de, ant olsun ki, Elçileri (peygamberleri) onlara apaçık deliller (mucizeler) getirmişlerdi. Ancak onlar (peygamberler gelmeden) önce yalanladıklarına iman edecek değillerdi. (Ömürleri boyunca iman edecek değillerdi.) İşte Allah, küfre saplanmış olanların kalplerini böyle (sanki) mühürler.
Bayraktar Bayraklı
100. Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki, eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibete uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar gerçekleri işitmezler/anlamazlar.
101. İşte o ülkeler... Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte, kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
Diyanet İşleri
100. (Eski) sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı! Biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitemezler.
101. İşte o ülkeler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
Diyanet Vakfı
100. Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
101. İşte o ülkeler... Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
Edip Yüksel
100. Önceki nesillerin yerine yeryüzüne vâris olanlara belli olmadı mı ki, eğer dilesek onları da günahlarıyla cezalandırarak kalplerini mühürleriz de işitemezler.
101. Bunlar, sana haberlerini aktardığımız toplumlardır. Elçileri, onlara apaçık delillerle gitmişlerdi. Ama daha önceden yalanladıklarını onaylayacak değillerdi. ALLAH kâfirlerin kalplerini böyle damgalar.
Elmalılı Hamdi Yazır
100. Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler.
101. İşte o ülkeler ki, sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller (mucizeler) getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte o kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
Hakkı Yılmaz
100. Ve önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris; son sahip olanlara kılavuz olmadı mı, etki yapmadı mı: “Eğer Biz dilersek onları da günahlarından dolayı cezalandırırdık. Biz onların kalplerinin üzerine damga vururuz/mühürleriz de onlar işitmezler.”
101-102. İşte o kentler ki, sana onların önemli haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık deliller ile gelmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları şeylere iman etmemiş idiler. İşte kâfirlerin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselerin kalplerinin üzerine Allah böyle damga basar/ mühürler. Onların çoğunda, sözde durma ilkesini bulmadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış kimseler bulduk.
Hasan Basri Çantay
100. (Evvelki) saahiblerinden sonra yer yüzüne vâris olanlara haalâ şu (hakıykat) belli olmadı mı ki eğer biz dileseydik onları da günâhlarından dolayı musıybetlere uğratırdık. Biz onların kalbleri üzerine mühür basarız. Binâen’aleyh (hakıykatı) işitmezler.
101. İşte o memleketler (in haali! Habîbim) sana onların haberlerinden bir kısmını naklediyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık alâmetler (mu’cizeler) getirmişdir. Fakat daha evvelden yalanlamış oldukları şeylere îman etmediler. İşte kâfirlerin yüreklerine Allah böyle mühür basar.
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
100. (Önceki) sahiplerin(in helakin)den sonra, dünya mülküne vâris olanları şu (gerçek olaylar) yola getir(ip hâlâ uyandır)madı mı! Eğer biz dileseydik, günahları yüzünden onları felâkete uğratır ve kalpleri üzerine mühür basardık da onlar (hakikati) işitmezlerdi.
101. İşte o memleketler… Sana onların haberlerinden (bazısını) anlatıyoruz: Andolsun ki onlara peygamberleri açık deliller getirmişti. Fakat daha önce yalanladıkları şeylere iman edecek değillerdi. Allah kâfirlerin kalbini (küfürlerindeki inatları sebebiyle) işte böyle mühürler.
Hayrat Vakfı Meali
100. (Eski) sâhiblerinden sonra yeryüzüne vâris olanları hâlâ (şu hakikat) yola getirmedi mi ki; eğer dileseydik, kendilerini günahları yüzünden musîbete uğratırdık. Hem(biz) onların kalblerini mühürleriz de onlar (nasîhati) işitmezler!
101. İşte o şehirler ki, sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Ve Celâlim hakkı için, peygamberleri kendilerine apaçık mu`cizeler getirdiler! Fakat daha önce(mu`cizeler gelmeden evvel) yalanladıkları şeylere, îmân edecek olmadılar. İşte Allah, kâfirlerin kalblerini (küfürlerindeki inadları sebebiyle) böyle mühürler!
Hüseyin Atay
100. Sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlar anlamadılar mı ki, Biz dilesek onları günahlarından dolayı belaya uğratır ve gönüllerini mühürleriz de, artık bir şey işitmez olurlar.
101. İşte, bu ülkelerin haberlerinden sana anlatıyoruz. Andolsun, onlara peygamberleri açık belgeler getirdi. Önceleri yalanladıklarından ötürü inanmadılar. Böylece Allah, inkârcıların kalplerini mühürler.
İhsan Eliaçık
100. Öyleyse öncekilerin ardından yeryüzünde güçlenen halklar hâlâ şu gerçeği anlamayacaklar mı; eğer Biz istesek, onları da günahları ile pekala afetlere uğratabilirdik; üstelik sağırlaştırarak, kalplerine mühür basarak!
101. İşte o ülkeler... Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Elçileri onlara söze dayalı apaçık ayetlerle gelmişlerdi. Fakat ön yargılarını kırıp da iman edemediler. İşte Allah, kâfirleri/gerçeği örtenleri/hak yiyenlerin kalplerini böyle mühürler
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
100. (Önceki ümmetlerden oluşan) ahâlisinin (helâk edilişinin) ardından (türeyip, Mekke civarındaki) o toprağa varis olmakta bulunan o kimselere şu gerçek iyice belirmedi mi ki; Biz dileseydik (öncekilere yaptığımız gibi) onlara günahlarını(n cezasını) dokundururdukgünahları sebebiyle onları helâk ederdik. Ama Biz (, irâdesini iman yönüne sarf etmediği için hikmetimiz gereği imanını dilemediğimiz) o kişilerin kalpleri üzerine mühür basarız da, artık onlar (geçmiş inkârcı ümmetlerin başlarına gelen azaplarla ilgili kıssaları, ibret kulağıyla) işitemezler.
101. İşte o (Nûh, Âd ve Se mûd kavimlerinin yurtları gibi) memleketler ki; onların haberlerinden bir kısmını sana anlatmaktayız! Andolsun ki; peygamberleri onlara pek açık (mucize ve) deliller getirmişti de onlar, önceden (mucizeleri görmemişken) yalanlamış oldukları o (iman edilmesi gereken) şey(ler)e (sonradan da) asla inanır olmamıştılar. İşte Allâh (inkârcılıkta ısrarcı olmayı tercih edeceklerini bildiği) o kâfirlerin kalpleri üzerine böylece (güçlü ve sağlam şekilde) mühür basmaktadır!
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
100-102. Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (öncekiler gibi) günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı işitmezler. İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler. Biz onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulmadık. Ama gerçekten onların çoklarını yoldan çıkmış kimseler bulduk
Mehmet Akif Ersoy
100. Acaba eski sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris kıldığımız kimseler için anlaşılmadı mı bu hakikat ki, Bizler dileseydik günahları yüzünden onlara da azabımızı indirirdik, sonra kalplerini mühürlerdik de hak sözü işitmez olurlardı (...indirdik, işte Bizler kalplerini mühürleriz de hak sözü işitmez olurlar).
101. Yâ Muhammedi İşte o yurtların başına gelenlerden sana Bizler hikâye ediyoruz. Evet, bunların peygamberleri kendilerine açık mucizeler getirmişti. Bununla beraber önceden inkâr ettiklerine bir türlü inanacakları yoktu. Allah kâfirlerin kalplerini işte böyle mühürler.
Mehmet Okuyan
100. Önceki sakinlerinden sonra yeryüzüne mirasçı olanlara şu gerçek yol göstermedi mi: Dileseydik günahlarından dolayı onlara da (sıkıntılar) isabet ettirirdik. Kalplerini mühürleriz de (gerçekleri) duyamaz
101. İşte o şehirler, haberlerinden sadece bir bölümünü sana anlatmakta olduklarımızdır. Yemin olsun ki elçileri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarına yine de iman edecek değillerdi. İşte Allah kâfirlerin kalplerini böyle mühürler.
Mustafa İslamoğlu
100. Artık önce gelip geçmiş (uygarlıkların) ardından yeryüzünün (medeniyet) mirasına konanlar için şu gerçek ortaya çıkmış olmuyor mu: Eğer istersek, günahları yüzünden onları da hedefe koyabiliriz; üstelik kalplerine mühür basarız da, onlar artık (gerçeği) işitmez olurlar.
101. Sana kıssalarını naklettiğimiz bu ülkeler... Doğrusu bütün bunlara kendi içlerinden elçiler hakikatin apaçık belgelerini getirdiler; fakat onlar, bir kez yalanlamış bulundukları için bir daha iman edemediler: İşte Allah inkarcılarının kalplerini böyle mühürler.
Mustafa Öztürk
100. Geçmişteki sahipleri helak olup gittikten sonra bugün bu topraklarda hayat süren müşrikler şu gerçeği hala anlamadılar mı ki biz dilersek tıpkı önceki nesiller gibi onları da günahlarından dolayı pekala cezalandırırız. Ve yine biz onların kalplerini öyle bir mühürleriz ki gerçekleri hiç anlamaz hale gelirler.
101. [Ey Peygamber!) İşte sana helak olup giden toplumlar hakkında ibretlik kıssalar aktarıyoruz: Hiç şüphesiz peygamberleri o toplumlara hak ve hakikati gösteren nice deliller getirdi. Ama onlar en başından yalan saydıkları için onca delile rağmen imana gelmediler. Allah kafirlerin kalplerini işte bu yüzden mühürlüyor
Ömer Nasuh Bilmen
100. Yere kadim ahalisinden sonra varis olacaklar için tebeyyün etmedi mi ki, eğer Biz dilemiş olsak onları da günahları sebebiyle musibetlere uğratırdık ve kalblerini mühürlerdik de artık onlar işitemezlerdi.
101. İşte o ülkeler, sana onların haberlerinden bazılarını hikaye ediyoruz. Muhakkak ki, onlara peygamberlerimiz beyyineler ile geldiler. Evvelce tekzîp etmiş oldukları şeylere yine imân eder olmadılar. İşte Allah Teâlâ kâfirlerin kalblerini böylece mühürler.
Sadık Türkmen
100. Önceki sahip(selef)lerinden, yeryüzüne vâris (halife) olanlara bu gerçek hâlâ belli olmadı mı? Eğer Biz dilemiş olsaydık, onlara günahları nedeniyle bir musibet dokundururduk ve kalplerine de mutsuzluk verirdik, artık onlar duymak istemiyorlar.
101. Işte o ülkeler! Sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Ant olsun elçileri onlara açık belgeler getirmişlerdi. Ama inanmadılar, ötedenberi yalanlamış oldukları gerçeklere. Allah inkârcıların kalplerine huzur vermez.
Süleyman Ateş
100. (Geçmiştekilerin başlarına gelenler), sâhiplerinden sonra şu toprağa vâris olanları yola getirmedi mi (hâlâ anlamadılar mı) ki biz dilesek, kendilerini de günâhlarıyle cezâlandırırız ve kalblerini mühürleriz, artık hiç işitmezler.
101. İşte o ülkeler; sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun, elçileri onlara açık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarından ötürü, inanmak istemediler. İşte Allâh, kâfirlerin kalblerini böyle mühürler.
Süleymaniye Vakfı
100. Eski sahiplerinden sonra o yere mirasçı olanları şu da mı yola getirmez? Gerekli görürsek günahları yüzünden onları da sıkıntıya sokarız. Kalpleri üzerinde yeni bir yapı oluştururuz da artık bir şey dinlemez olurlar.
101. İşte bunlar, sana bir kısım haberlerini tam olarak anlattığımız kentlerdir. Kendilerine gönderilen elçiler açık belgeler getirdiler ama daha önce yalana sarılmış olmaları sebebiyle inanmaya yanaşmadılar. Allah, görmezlikte direnenlerin kalplerindeki yeni yapıyı işte böyle oluşturur.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
100. Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz zorlayıcı (cebri) düzen koysaydık onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürlerdik de onlar (gerçekleri) işitemezlerdi. (Fakat böyle yapmadık).
101. İşte o ülkeler; sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun, elçileri onlara açık deliller getirmişlerdi. Ama kafirler sanki kalpleri mühürlenmiş gibi gerçeklere peşinen iman etmek istemediler .
Yaşar Nuri Öztürk
100. Tüm bu olanlar, eski sahiplerinden sonra yeryüzüne mirasçı olanlara şunu göstermedi mi: Dilersek onları günahları yüzünden belaya çarptırırz, kalpleri üzerine mühür basarız da artık söz dinleyemez olurlar.
101. İşte o kentler / medeniyetler! Haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz sana. Andolsun, resulleri onlara açık-seçik deliller getirmişti. Ama daha önce yalanlamış oldukları için inanmadılar. Küfre sapanların kalplerini Allah işte böyle mühürler.