Ayetler

Enam 112. Ayetteki Tercüme Hatası

Diyanet İşleri Meali

ENAM SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak.

Cin Ve İnsan Şeytanları Kimlerdir?

Şeytanın insanlara düşmanlığı Adem (a.s)'ın yaratılmasıyla başladı. Taha suresinde Adem ve Havva'nın bir bahçeye yerleştirilmesi anlatılıyor. 117. ayette Allah, Adem'e İbis için “Bak Âdem! Bu sana da eşine de düşmandır. Sakın sizi bu bahçeden çıkarmasın yoksa mutsuz olursun dedi. Bu cin şeytanı. İnsanlardan da şeytanlar var. Araf suresinde Adem'in yaratılması, İblis'in secde etmemesi anlatılıyor. İblis Adem'e secde etmediği için Allah kovunca 16 ve 17. ayetlerde şöyle dedi; Şeytan dedi ki “Madem beni aşırılığa sen sevk ettin , ben de senin doğru yolunun üstüne onlar için oturacağıma yemin ederim. Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Göreceksin, onların çoğu sana karşı görevlerini yerine getirmeyecektir.” Buradan anlıyoruz ki şeytan doğru yolun üstünde olacak. Şeytanı meyhanede, kumarhanede vs aramaya gerek yok. Şeytan Allah'ın doğru yolu üstündedir. O zaman insanlardan da her kim insanları Allah'ın doğru yolundan çeviriyorsa onlar da şeytandır. Enam 112. ayette peygamberlere düşman kılınan cin ve insan şeytanlarından bahsediliyor.

İnsan Ve Cin Şeytanları Nasıl Düşmanlık Yapabiliyor?

Bunun tek bir cevabı var; Allah cinleri ve insanları özgür irade ile yarattığı için bir birlerine de düşmanlık yapmalarına izin vermiş. Düşmanlık yapıp yapmama tercihi tamamen bireylere ait. Tercih bize ait olmasaydı, Allah bu konuda bir şeyler yapsaydı, kimse kimseye düşmanlık yapamazdı hatta herkes mecburen iman ederdi. O zaman da imtihan olmazdı.

Bu ayetlerde "dileme" diye çevrilen fiil Şâe fiili. Şâe شاء fiilinin anlamı Hicri üçüncü asırdan sonra değiştirilmiş. Bu fiil dilemek anlamına gelmez. شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklama olan sayfanın linkini aşağıya ekleyeceğim. Kısaca شَاءَ şā'e fiili bir şeyi tercih edip yapmaktır. Bizler olmasını istediğimiz hiç bir şeye dileyerek, isteyerek ulaşamayız. O konuda ne yapılması gerekiyorsa onu yapmalıyız. Şâe شاء fiili Allah için kullanıldığında “gereğini yarattı” demektir. Mesela Allah'a yaptığımız dualar karşısında Allah da dualarımıza karşılık ne gerekiyorsa onu yapılması emrini vermesi gibidir. Ayetin doğru tercümesi şöyle;

Süleymaniye Vakfı Meali

ENAM SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

112. İşte böyle. Her nebiye, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık.[*] Şeytanlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Tercihi (onlara bırakmasa da) Rabbin yapsa bunu yapamazlar. Sen onları iftiralarıyla baş başa bırak.

[*] Dedik ki “Bak Âdem! Bu sana da eşine de düşmandır. Sakın sizi bu bahçeden çıkarmasın yoksa mutsuz olursun. ( Taha 20/117)

Şâe شاء Fiiliyle İlgili Ayrıntılı Açıklama

شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili

شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    112. İşte böylece Biz, (yalnız sana değil) her peygambere de insan ve cin şeytanlarını düşman kılmışızdır. Bunlar aldatmak için birbirlerine (cin şeytanları insan şeytanlarına, cin şeytanları birbirlerine, insan şeytanları da birbirlerine) yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Allah (icbârf olarak onların imana gelmelerini) dileseydi, bunu (peygambere düşmanlık, birbirlerine fısıldama) da yapamazlardı. Öyleyse onları uydurduklarıyla (küfürleriyle) baş başa bırak.

  2. Bayraktar Bayraklı

    112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onu da yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.

  3. Diyanet İşleri

    112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak.

  4. Diyanet Vakfı

    112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

  5. Edip Yüksel

    112. Böylece, her peygambere insanlardan ve cinlerden olan sapkınları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahyederler. Efendin dileseydi bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    112. Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları iftiraları ile başbaşa bırak.

  7. Hakkı Yılmaz

    112-113. Böylece Biz, her peygamber için gizli-açık şeytanlarını düşman yaptık: Ki dünya malına aldanmaktan dolayı, âhirete inanmayan kimselerin kalpleri ona kansın, ondan hoşnut olsun ve yapmakta olduklarını yapsınlar diye bunların bazısı bazısına sözün süslüsünü gizlice telkinde bulunur/fısıldar.–Ve şâyet Rabbin dileseydi onu yapmazlardı. Öyleyse onları ve uydurdukları şeyleri bırak!–

  8. Hasan Basri Çantay

    112. Biz, (sana yapdığımız gibi) her peygambere de insan ve cin şeytanlarını böylece düşman yapdık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için, yaldızlı bir takım söz (ler ve vesveseler) telkıyn eder. Eğer Rabbin dileseydi bunu (bu telkıyni) yapmazlardı. Öyle ise onları düzmekde oldukları yalanlarıyla beraber (baş başa) bırak.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    112. İşte böylece biz, her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. (Bunlar,) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi (imtihan için izin vermeseydi), onlar bunu yapamazlardı. Öyleyse onları iftiraları ile başbaşa bırak.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    112. Ve böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; (bunlar)aldatmak için birbirlerine (bâtıl) sözün yaldızlısını fısıldarlar. Hâlbuki Rabbin dileseydi onu(aslâ) yapamazlardı; öyleyse onları ve uydurmakta oldukları şeyleri bırak!

  11. Hüseyin Atay

    112. Böylece, aldatmak için birbirine yaldızlı sözler fısıldayan cinlerin ve insanların şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Rabbin dilemiş olsaydı, bunu yapamazlardı. Öyle ise, onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

  12. İhsan Eliaçık

    112. BÖYLECE Biz, her peygambere, görünür, görünmez tüm şeytani güçleri düşman etmişizdir. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin isteseydi bunları yapamazlardı. O halde, onları asılsız sözleriyle baş başa bırak.

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    112. İşte böylece Biz her peygamber için, insan ve cin şeytanların(dan bir kısmın)ı birer düşmanyaptık ki, onların bir kısmı bir aldatma olsun diye yaldızlı (vesveselerle süsledikleri bâtıl) sözü diğer bir kısma gizlice söyler. Rabbin (onların iman edeceklerini ezelde bilseydi de inanmalarını) dileseydi onlar bunu(n gibi telkin, süsleme ve aldatmaları) yapamazlardı. Artık onları (Allâh’a ve sana karşı) uydurmakta oldukları şeylerle birlikte bırak! (Neticede Allâh sana yardım edecek, onları da cezalandıracaktır.)

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    112. İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak.

  15. Mehmet Akif Ersoy

    112. İşte Bizler her peygambere insin, cinnin şeytanlarını böyle hasım ettik. Bunlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı hurafeleri birbirlerine telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Bırak şunları, uydurdukları hurâfât ile haşrolsunlar dursunlar!

  16. Mehmet Okuyan

    112. Böylece biz (insanları) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler vahyeden (fısıldayan) insan ve Cin şeytanlarını her peygambere düşman kıldık. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle bır

  17. Mustafa İslamoğlu

    112. Ve böylece Biz, görünür-görünmez şeytanları her peygambere düşman kıldık. Onlar aldatmak amacıyla birbirlerine yaldızlı yalanları telkin ediyorlar. Ama eğer Rabbin dileseydi, onlar bunu yapamazlardı: o halde onlardan da, uyduruk teorilerinden de uzak dur!

  18. Mustafa Öztürk

    112. [Ey Peygamber!] Biz [kafirleri sana düşman yaptığımız gibi] , insan ve cin şeytanlarını [görünür görünmez şeytanları] da her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar insanları aldatmak için akıl ve zihin çelici birtakım yaldızlı sözler fısıldayıp telkinlerde bulunurlar. Ama eğer rabbin dileseydi onlar bunu yapamazlardı. [Ey Peygamber!] O kafirleri/müşrikleri yalan ve iftiralarıyla baş başa bırak.

  19. Ömer Nasuh Bilmen

    112. Ve böyle her peygamber için insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onların bazısı bazısına, aldatmak için sözün yaldızlısını telkin eder. Ve eğer Rabbin dilemiş olsaydı onu yapmazlardı, artık onları ve iftira eder oldukları şeyleri bırak.

  20. Sadık Türkmen

    112. Işte böylece; her nebiye/peygambere, insan ve cin şeytanlar düşmanlık yaptılar. Aldatmak için sözün yaldızlısını birbirlerine fısıldarlar. Eğer Rabbin özgür irade vermeseydi bunu yapamazlardı! Artık onları uydurup iftira ettikleri şeylerle baş başa bırak!

  21. Süleyman Ateş

    112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytânlarını düşman yaptık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.

  22. Süleymaniye Vakfı

    112. İşte böyle. Her nebiye, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Şeytanlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Tercihi (onlara bırakmasa da) Rabbin yapsa bunu yapamazlar. Sen onları iftiralarıyla baş başa bırak.

  23. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytan düşmanlarını bildirdik. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin zorlayıcı (cebri) düzen koysaydı, onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak .

  24. Yaşar Nuri Öztürk

    112. İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar;