Ayetler

Furkan 17. Ayetteki Tercüme Hatası

Altta Diyanet'in mealiyle Süleymaniye Vakfının meali peş peşe yazdım, bazı ifadeleri renkli belirttim. Her iki mealde de aynı renkler aynı ifadeleri gösterir. Diyanet ve pek çok mealde renkli belirttiğim ifadeler yanlış tercüme ediliyor. Süleymaniye Vakfı'nın meali doğrudur. Renkli ifadeleri kıyas yapabilesin diye iki meali peş peşe ekledim. Bu sadece Diyanet'e has bir durum değil. Yanlış tercümelerden dolayı şirki tanıyamıyoruz, kimse bu ayetleri üstüne alınmıyor. Alt tarafa bu ifadelerin ne anlama geldiğini yazacağım.

Diyanet İşleri Meali

FURKAN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

17. Rabbinin, onları ve Allah’ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getireceği ve (taptıklarına), “Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar” diyeceği günü hatırla.

18. Onlar, “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular” derler.

19. (İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.

Süleymaniye Vakfı Meali

FURKAN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

17. Onları (kıyamet konusunda yalana sarılanları),Allah ile aralarına koyup kulluk ettikleri ile beraber topladığı gün onlara şöyle diyecektir: “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?”

18. Onlar şöyle cevap vereceklerdir: “Sana içten boyun eğeriz; senin dışında herhangi bir varlığın bize senden daha yakın olacağını kabul etmemiz söz konusu olamaz. Lakin sen onlara ve babalarına o kadar nimet verdin ki sonunda o zikri /senin kitabını unuttular ve kaybetmiş bir topluluğa dönüştüler[*].”

19. Onlara şöyle denilecek: “Araya koyduklarınız, söylediklerinizi kesin bir dille yalanladılar. Artık herhangi bir azabı kendinizden savmaya da bir yardım görmeye de imkanınız yoktur. Aranızdan kim yanlış yapmakta ileri gitmişse (kendisi yoldan çıktığı gibi sizi de çıkarmışsa[*]) ona büyük bir azap tattıracağız.”

Hesap Günü Putlar Dirilmeyecek

Müslümanlar bu ayetlerin kendilerini ilgilendirmediği kanaatinde. Onlar bu ve benzeri ayetlerde anlatılan şirkin Mekke müşriklerinin putları olduğunu düşünüyor. Bu ayetlerde çok açık görüyoruz ki Allah ile aracı yapılanlar putlar değil çünkü ahirette putlar yeniden dirilmeyecek, Allah onlara soru sormayacak. Ahirette ağaçtan taştan yapılmış bir put 18. ayetteki gibi konuşabilir mi? “Sana içten boyun eğeriz; seni bırakıp başka velilere tutunmak bize yakışmaz. Mekke müşrikleri putlarda yaşadığına inandığı melekleri ya da geçmiş dönem yaşamış kavimlerinin ileri gelenlerinin ruhları Allah ile aracı yapardı. Dertlerini putlarda yaşadığına inandıkları meleklere söyler "sen bizim bu derdimizi Allah'a ilet" derlerdi. Bugün bunun benzerini müslümanlar yapıyor. Abdülkadir Geylani'den yardım istiyorlar. Cübbeli Ahmet hapse girdiğinde kendisine yardım etmesi için Abdülkadir Geylani'ye dua ettiğini anlatmıştı. İstersen videosuna bakabilirsin.

Bu Ayetler Müslümanlar İçin Örnek

Ayetlerde renkle belirttiğim genelde "O'nu bırakıp" "Allah'tan başka" "Allah'ın dışında" diye çevrilen (مِنْ دُونِ اللَّهِ ) Min Dûnillâh ifadesi, Allah ile kulun arasına yaşayan veya ölmüş bir insanın, meleklerin, ruhların vs alınması demektir. Eğer Allah'tan değil de bu kişilerden, meleklerden, ruhlardan yardım istersen bu şirk olur. Kur'an'daki şirkin tanımı bu; Doğrudan Allah'tan istemiyor da rütbesi yüksek olduğuna inandığı bir evliyayı yardıma çağırarak istiyor. Askeriyedeki ast üst ilişkisine benzetebiliriz. Allah'ın astından, yani Allah'ın altında ama kendisinden üstün olduğuna inandığı birini/birine çağrıda bulunmak, yardım istemek Allah'ın tevbe etmeden ölünmesi durumunda affetmeyeceğini söylediği tek günahtır. Bu ayetleri "O'nu bırakıp" "Allah'tan başka" "Allah'ın dışında" diye tercüme edince müslümanlar ayetin muhatabı olmadığını düşünüyor. Halbuki en başta Müslümanlar muhatap bu ayetlere.

Ayette doğru anlaşılmayan ikinci kelime renkle belirttiğim "tapmak" kelimesi. Böyle tercüme edince Müslümanlar "ben Allah'tan başka tanrıya tapmıyorum" diyor. Ayette tapmak diye çevirdikleri kelime yeǎ’budūne ( يَعْبُدُونَ ) Bu kelimenin anlamı kulluk etmek demek Bu kelimeler düzgün tercüme edilmeyince şirkin ne olduğu görülemiyor. Bu ayetler Allah ile arasına birini alan ve ona kul olan insanları anlatıyor.

Min Dûnillâh Ne Demek Ve Şirk Hakkında Ayrıntılı Açıklama

Şirk ayetlerinin nasıl katledildiğini, Ahkaf Suresi 4-5-6. ayetlerini ne hale getirdiklerini yazdığım bu sayfadan okuyabilirsin. Ahkaf Suresi 4-5-6. Ayetlerin Katledilmesi

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    17. Ve Allah, (ceza ve mükâfat için) onları ve Allah’tan başka da taptıklarını (melekleri, İsa’yı Uzeyr’i, cinleri, putlarla temsil edilen büyük insanları) toplayacağı gün, işte o taptıklarına diyecek ki: “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?”

  2. Bayraktar Bayraklı

    17. “Rabbin, onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya toplayacağı gün, tapılanlara der ki: Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi doğru yoldan saptılar?”

  3. Diyanet İşleri

    17. Rabbinin, onları ve Allah’ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getireceği ve (taptıklarına), “Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar” diyeceği günü hatırla.

  4. Diyanet Vakfı

    17. O gün Rabbin onları ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?

  5. Edip Yüksel

    17. Onları ve onların ALLAH’tan başka hizmet ettikleri topladığı gün, "Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yolu sapıttılar?" der.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    17. Hele o gün Rabbin onları Allah’tan başka taptıkları şeylerle toplar da, der ki: «Siz mi saptırdınız şu kullarımı, yoksa kendileri mi yolu kaybettiler?»

  7. Hakkı Yılmaz

    17. Ve o gün Rabbin, onları ve onların Allah’ın astlarından taptıkları şeyleri toplar da, “Siz mi saptırdınız şu kullarımı, yoksa kendileri mi o yolu kaybettiler?” der.

  8. Hasan Basri Çantay

    17. (Rabbin) onları da, Allahdan gayri tapdıklarını da (mahşerde) bir araya toplayıb da: «Siz mi şu kullarımı sapdırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıtdılar?» diyeceği gün.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    17. (Rabbin) onları ve Allah’tan başka (bağlanıp) taptıklarını topladığı gün: “Şu kullarımı (emirlerimden) siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıttılar?” diye soracak.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    17. (Rabbin) onları ve Allah`dan başka tapmakta oldukları şeyleri toplayacağı gün, (o tapılanlara) der ki: `Bu kullarımı siz mi dalâlete düşürdünüz, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar?`

  11. Hüseyin Atay

    17. Ve onları ve Allah'ın yerine taptıklarını topladığı gün der ki: “Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa yoldan kendi kendilerine mi saptılar?”

  12. İhsan Eliaçık

    17. Rabbinin, Allah'tan başka taptıkları şeyleri bir araya toplayıp: "Siz mi yoldan çıkardınız kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?" diye soraca­ğı gün gelecek elbet!

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    17. O (Allâh-u Sübhânehû)nun o (kâfir ola)nları, Allâh’ı bırakarak tapmakta oldukları (melekler, peygamberler ve putlar gibi) şeylerle birlikte (manevî huzuruna toplamak üzere) haşredeceği ve (tapanlarını rezil etmek için onlara): “İşte Benim şu kullarımı (kendinize ibadete davet ederek) siz mi saptırdınız, yoksa (irşâd edici kitap ve peygamberden yüz çevirip, sağlıklı düşünceyi ihlal ederek) o (doğru) yolu şaşmış olanlar kendileri miydi?” diyeceği gün (yaşanacak dehşetleri hiçbir ibâre anlatamaz)!

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    17. Rabbinin, onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getireceği ve (taptıklarına), "Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar" diyeceği günü hatırla.

  15. Mehmet Okuyan

    17. Onları (cehennemlikleri) ve Allah’ın peşi sıra taptıkları varlıkları bir araya getirdiği gün, (Allah) “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu şaşırdılar (yoldan saptılar)?” diye sormuş (olacak)tır.

  16. Mustafa İslamoğlu

    17. İmdi O, bir gün onları ve onların Allah’tan gayrı yalvarıp yakardıklarını bir araya getirecek ve soracak: “İşte şu kullarımı siz mi yoldan çıkardınız, yoksa onlar kendileri mi yoldan çıktılar?”

  17. Mustafa Öztürk

    17. O gün, Allah hem müşrikleri hem de onların Allah'ın yanı sıra tanrı yerine koydukları o putları bir araya toplayacak ve onlara, "Bu kullarımı siz mi saptırdı­nız yoksa onlar mı yoldan çıktılar?!" diye soracak.

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    17. Ve o gün ki, onları ve Allah’tan gayrı kendilerine ibadet ettiklerini haşreder de der ki: «Şu kullarımı siz mi sapıttırdınız, yoksa onlar mı yolu kaybettiler?»

  19. Sadık Türkmen

    17. O gün onları ve Allah’tan başka taptıklarını toplar, der ki: "Bu kullarımı sizler mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?"

  20. Süleyman Ateş

    17. (Rabbin), onları ve Allah’tan başka taptıklarını biraraya toplayacağı gün, (tapılanlara) der ki: "Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıttılar?"

  21. Süleymaniye Vakfı

    17. Onları (kıyamet konusunda yalana sarılanları), Allah ile aralarına koyup kulluk ettikleri ile beraber topladığı gün onlara şöyle diyecektir: “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?”

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    17. O gün Rabbin onları ve Allah'ın yanısıra kul olduklarını toplar ve: "Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendi kendilerine mi yoldan saptılar? der.

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    17. Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa onlar mı yoldan çıktılar?"