Ayetler

İsra 18. Ayetteki Tercüme Hatası

Diyanet İşleri Meali

İSRA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

18. Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.

19. Kim de mü'min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.

20. Rabbinin lütfundan her birine; onlara da, bunlara da veririz. Rabbinin lütfu (hiç kimseye) yasaklanmış değildir.

Şae fiilinin doğru anlamını bilince bu ayetleri anlamak çok da zor değil. Geçici dünyayı isteyenlere Allah dilediği kadar değil ne kadar vermeye karar verirse o kadar verir. Ahireti isteyene ise çalışmalarının tam karşılığı verilecek. Bu kadar basit. Âyette dileme diye çevrilen şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir. Ayetin doğru tercümesi şöyle;

Süleymaniye Vakfı Meali

İSRA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

18. Kim sadece dünyayı[1*] isterse, istediğimiz kişiye gerek gördüğümüz kadarını[2*] bu dünyada çabucak verir, sonra ona cehennemi alçalmış ve terk edilmiş olarak kalacağı bir yurt yaparız.

[1*] Helal, haram demeden bir an önce ele geçecek şeyleri, Dünya nimetini. Bkz: Bakara 2/200

[2*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şey yapma” anlamında olan şey = شيء’dir. Allah’ın yapması o şeyi var etmesi, insanın yapması da o şey için gereken çabayı göstermesidir (Müfredât). Allah, her şeyi bir ölçüye göre var eder (Kamer 54/49, Ra’d 13/8). İmtihanla ilgili şeyleri iyi ve kötü diye ikiye ayırmıştır (Enbiyâ 21/35). Allah, herkesin doğru olmasını ister (Nisa 4/26) ama sadece doğru şeyler yapanı doğru yolda sayar (Nur 24/46). Yaptığının doğru veya yanlış olduğunu da kişiye ilham eder. Onun için doğru davrananın içi rahat, yanlış davrananın içi de sıkıntılı olur (Şems 91/7-10). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yaptı veya yarattı”, insan olursa “gerekeni yaptı” anlamında olur. Allah insanlara, tercihlerine göre davranma hürriyeti vermeseydi hiç kimse yanlış bir şey yapamaz ve imtihan diye bir şey de olmazdı (Nahl 16/93). Yanlış kader anlayışını imanın bir esası gibi İslam’a yerleştirmek isteyenler, büyük bir çarpıtma yaparak şâe = شاء fiiline irade yani isteme ve dileme anlamı vermiş; bunu, tefsirlere hatta sözlüklere bile yerleştirerek birçok ayetin mealini bozmuşlardır.

19. Kim de ahireti ister ve bir mümin olarak onun için gereği gibi çalışırsa, işte onların çalışması karşılığını bulacaktır.

20. Bunlardan dünyayı isteyene de ahireti isteyene de Rabbinin ikramından veririz. Rabbinin ikramı engellenemez.

Şâe شاء Fiiliyle İlgili Ayrıntılı Açıklama

شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili

شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    18. Her kim yalnız, şu çabuk geçen dünyayı dileyecek olursa, bu dünyada dilediğimiz kadarını onlardan (yahut yalnız ganimette Müslüman’lara ortak olmak için seferlere katılan münafıklardan) dilediğimiz kimseye çabucak veririz; sonra da (öbür dünyada) onun için Cehennemi (mekân) kılarız; o, yerinmiş ve (Allah’ın rahmetinden) kovulmuş olarak Cehenneme girecektir.

  2. Bayraktar Bayraklı

    18. Kim bu geçici dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen veririz, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.

  3. Diyanet İşleri

    18. Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.

  4. Diyanet Vakfı

    18. Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.

  5. Edip Yüksel

    18. Kim bu geçici dünyayı isterse, orada istediğimize dilediğimiz kadar veririz. Ancak daha sonra onu, kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme mahkûm ederiz.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    18. Her kim peşin isterse, dünyada ona, istediğimiz kimseye, dilediğimiz kadarını peşin veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız; kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuş olarak oraya girer.

  7. Hakkı Yılmaz

    18. Her kim çarçabuk geçen dünyayı isterse, istediğimiz kimseye, dilediğimiz şeyi çabuklaştırırız. Sonra onun için cehennemi hazırlarız, kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.

  8. Hasan Basri Çantay

    18. Kim bu çarçabuk geçen (dünyâyı) dilerse biz de burada ona, (evet) kimi dilersek ona, dileyeceğimiz şey’i çarçabuk veririz. Sonra da onu cehenneme sokarız. O, buraya kınanmış ve (rahmetimizden) koğulmuş olarak ulaşır.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    18. Kim (haram helal ayırmaksızın sadece) şu çabucak geçen (keyif verecek dünyalık şeyler)i isterse, dilediğimiz kimseye istediğimiz kadarıyla onu hemen veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız. Oraya kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuş olarak atılır.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    18. Kim çabuk geçen (bu dünyay)ı isterse, (artık) orada istediğimiz şeyi kimin için dilersek, kendisine çabucak veririz; sonra ona Cehennemi tahsîs ederiz; kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.

  11. Hüseyin Atay

    18. Kim çabuk olanı isterse, dilediğimize ondan istediğimiz kadar çabuklaştırırız. Sonra, cehennemi ona ayırırız, yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya yaslanır.

  12. İhsan Eliaçık

    18. Her kim "hemen şimdi" olanı isterse, ona layık gördüğümüz karşılı­ğı "hemen şimdi" veririz. Fakat sonra payına düşen cehennem olur; oraya dışlanıp aşağılanmış olarak girer.

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    18. Her kim(in tüm hedefi dünyaya kilitlenip sadece) o (kazanılması da yitirilmesi de) çarçabuk olan (dünyay)ı istemekte bulunmuşsa, Biz orada ona, (herkese de değil) o dilediğimiz kimseye (peşinen vermeyi) dilediğimiz kadarını çabucak veririz, son ra da cehennemi ona tahsis ederiz ki, o oraya kı nanmış ve kovulmuş bir halde girer.

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    18. Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekan yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.

  15. Mehmet Okuyan

    18. Kim bu çabucak geçen (dünyayı) isterse, ona yani (helakini) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen veririz. Sonra da onu kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme yerleştirmiş (olacağız).

  16. Mustafa İslamoğlu

    18. Her kim ki, hemen ‘şimdi ve burada’nın geçici hazlarını dilerse, Biz de onun payını orada hızlandırır, dilediğimiz kimseye istediğimiz kadar veriveririz; ne ki sonunda ona cehennemi tahsis ederiz (de), o kınanmış ve gözden çıkarılmış biri olarak orayı boylar.

  17. Mustafa Öztürk

    18. Kim [ahireti yok sayıp] sırf gelip geçici dünya nimetlerine sahip olmayı isterse, bilsin ki biz bu nimetleri dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar tez elden veririz; ama ahirette cehennemi ona mekan yaparız. Böylece o, Allah tarafından kınanmış ve rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılır.

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    18. Her kim bu çabuk geçeni (bu dünya varlığını) dilerse onun için burada dilediğimiz miktarı çarçabuk veririz, dilediğimize. Sonra ona Cehennemi tahsis kılmış oluruz. Oraya kınanmış, kovulmuş bir halde yaslanır.

  19. Sadık Türkmen

    18. Kim bu çabuk geçen dünyayı isterse orada istediğimiz kişiye, onun için varettiğimiz kadarını veririz! Sonra da ona (sonsuz kalmak üzere) cehennemi vatan kılarız. Kovulmuş, kınanmış olarak oraya yaslanır.

  20. Süleyman Ateş

    18. Kim bu aceleci(dünyâ)yı isterse, orada ona, (evet) istediğimiz kimseye hemen çabucak dilediğimiz kadar veririz; ama sonra yerini cehennem yaparız! Kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.

  21. Süleymaniye Vakfı

    18. Kim sadece dünyayı isterse, istediğimiz kişiye gerek gördüğümüz kadarını bu dünyada çabucak verir, sonra ona cehennemi alçalmış ve terk edilmiş olarak kalacağı bir yurt yaparız.

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    18. Her kim (sadece) bu çarçabuk geçen dünya için gayret gösterirse ona, yani (o yönde) gayret sarfeden kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    18. Peşin isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona, kınanmış ve kovulmuş olarak.