Diyanet İşleri Meali
MÜDDESİR SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
27. Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin?
28. Geride bir şey koymaz, bırakmaz.
29. Derileri kavurur.
30. Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır.
31. Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.
30. ayette Sekar'da görevli meleklerin 19 olduğu bilgisi var. 31. ayette bu sayının imtihan olduğunu görüyoruz. Mekkeli müşrikler cehennemde 19 görevli melek olduğunu duyunca bunların üstesinden kolayca gelebileceklerini söylemişler. Ayette görevlilerin sayısının az söylenmesi müşriklere cehennemde onlara galip gelebileceklerini düşündürmüş olmalı. İmtihan kısmı burası. İman etmek yerine dalga geçmeyi seçmişler. Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirinde bu ayet için şöyle bir rivayet var.
âyeti indiği zaman Ebu Cehil Kureyş'e şöyle demişti: "Analarınız ağlasın, İbnü Ebi Kebşe'nin oğlunu işitiyorum, size cehennem bekçilerinin on dokuz adet olduğunu haber veriyor. Sizler ise demir pehlivanlarsınız. Sizin her onunuz onlardan bir adamı yakalamaktan aciz mi?" Ebu'l-eşedd b. Üseyd b. Kelede el-Cümehi, Pençesi pek kuvvetli yırtıcı bir adamdı. "Ben size onyedisinin hakkından geliveririm, siz de bana ikisinin hakkından geliverin." demişti. Bunun üzerine "Biz ateşin bekçilerini hep melekler kıldık." âyeti indi. Onlar sizin güç yetireceğiniz adamlar değil, meleklerdir, diye haber verildi. Ebu Cehil hakkında da Kıyame sûresindeki "Gerektir sana o bela gerek! Evet, gerektir o bela sana gerek."(Kıyamet, 75/34-35) âyetleri indi.
Allah hiç kimseyi zorla iman ettirip ya da zorla sapıklığa sevk etmez. Ayette cehennem görevlilerinin 19 adet olduğunu söyleyerek niye saptırsın insanları? Daha doğrusu Allah insanları saptırmak için bu örnekleri vermiş değil. Allah böyle örnekleri verdiğinde bir kısım insan iman eder. Bunlar müminlerdir. Diğerleri de alay edip kafirliği seçer. Bu örnekler müminlerle kafirleri gösterir. Allah iman ile küfür tercihini bize bırakmasaydı, tercihi Kendisi yapsaydı bütün insanları hidayet üzere birleştirirdi ama tercihi bize bıraktığı için insanlar kafirliği veya imanı seçebiliyor. Allah kafirliği seçen insanların sapıklıklarını onaylar. Artık onlar Allah katında sapık sayılan insanlardır. Tam tersi inanmak için gereği gibi çalışan kimseyi de doğru yola iletir.
Âyette dileme diye çevrilen şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir.
Süleymaniye Vakfı Meali
MÜDDESİR SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
27. Sakar nedir? Onu nereden bileceksin? (Öyleyse dinle!)
28. O, ne yaşatır ne yok eder
29. İnsanın derisini kavurur!
30. Onun üzerinde görevli on dokuz (melek) vardır.
31. O ateşin yöneticilerini meleklerden başkası yapmadık. Sayılarını da sırf kafirler için bir imtihan sebebi yaptık. Böylece kendilerine kitap verilenler kesin kanaate varır; müminlerin güvenleri artar, kendilerine kitap verilenler ile müminler kuşkuya düşmezler. Kalplerinde hastalık olanlarla kafirler de “Allah bu örnekle ne demek istiyor?” derler. Allah, sapıklığın gereğini yapanın sapıklığını onaylar, doğru yolda olmanın gereğini yapanı da yola getirir. Allah’ın ordularını kendi dışında kimse bilmez. O (Kur’an), tüm insanlık için doğru bilgiden başkası değildir.
شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili
شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili
Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.
Ali Akın
31. Biz o ateşin bekçilerini, meleklerden başka kılmadık. Onların sayısını da (bu sayıyı onca Cehennem ehli için az görüp alay konusu eden) o kâfirler için ancak bir imtihan vesilesi yaptık ki, kendilerine Kitap verilmiş olanlar, (bunun kendi Kitaplarına uygun olduğunu görüp Elçimizin peygamberliği hakkında) kesin bilgi edinsinler; iman edenlerin de imanı artsın; kendilerine Kitap verilenler ile mü’minler, şüpheye düşmesinler; kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler ise: “Allah, bu misal (sayı) ile ne demek istemiştir?” desinler. İşte Allah, böylece dilediğini sapkınlıkta bırakır; dilediğini de hidâyete erdirir. Rabb’inin askerlerinin (meleklerinin) sayısını ise, Kendisinden başka kimse bilemez. (Yoksa bazı sapkınların, cahillerin ve Yunan felsefecileri ile onlara uyan bazı Kitap Ehli’nin sandıkları gibi, meleklerin sayısının ondokuz olduğu asla anılmamalıdır.) Bu (çılgın Cehennem, Cehennem görevlilerinin bu sayısı, bu sûrede anlatılanlar) ise, insanlar için ancak bir öğüttür.
Bayraktar Bayraklı
31. Biz cehennemin bekçilerini sırf melekler kıldık. Sayılarını da, inkâr edenlere bir imtihan yaptık ki, kendilerine kitap verilenler Kur`ân vahyinin doğruluğundan emin olsunlar; inananların imanı artsın; kitap verilenler ve inananlar şüphe etmesinler; kalplerinde inanç sorunu olanlar ve inkâr edenler de, “Allah bu örnekle ne demek istedi?” desinler. Allah dileyeni böyle saptırır, dileyeni de doğru yola ulaştırır. Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilemez. Bunlar insana sadece bir öğüttür.
Diyanet İşleri
31. Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.
Diyanet Vakfı
31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?» desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.
Edip Yüksel
31. Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını (ondokuz’u) da, inkârcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık, kitap verilmiş olanları ikna etsin, gerçeği onaylayanların onayını güçlendirsin, kitap verilmiş olanlarla gerçeği onaylayanların kuşkularını ortadan kaldırsın ve kalplerinde hastalık olanlarla inkârcılar da, "ALLAH bu örnekle ne demek istiyor?" desinler. Böylece ALLAH dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Efendinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu (sayı) halklara bir mesajdır.
Elmalılı Hamdi Yazır
31. Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istedi?» desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.
Hakkı Yılmaz
31. Biz, cehennem yârânını da hep melekler yaptık. Sayılarını da, kendilerine Kitap verilen kimseler iyice ve apaçık bilsinler, iman etmiş olan kişilerin imanı artsın, kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler ve iman sahipleri kuşkuya düşmesin diye ve de kalplerinde hastalık olan kimseler ve kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedetmiş kimseler, “Allah bununla neyi kastetti?” desinler diye, kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler için bir sınamadan başka şey yapmadık. İşte böyle. Allah dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de kılavuzlar. Rabbinin ordularını da ancak Kendisi bilir. Bu, beşer için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.
Hasan Basri Çantay
31. Biz o ateşin bekçi (lik) lerine meleklerden başkasını me’mur etmedik. Sayılarını da küfredenler için — başka değil — ancak bir fitne yapdık ki kendilerine kitâb verilenler sağlam bilgi edinsin (ler), îman edenlerin de inanları artsın. (Hulâsa) hem kendilerine kitâb verilenler, hem mü’minler (bu hususda) şüpheye düşmesin (ler). Kalblerinde maraz bulunanlarla kâfirler dahi «Allah bu (aded) le, misâl olarak, yeni murad etmiş?» desin (ler). İşte Allah, kimi dilerse böylece şaşırtır, kimi de dilerse doğru yola getirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. O, insan (lar) için öğüdden başkası değildir.
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
31. Biz o ateşin zebânîlerini, sadece meleklerden kıldık. Onların sayısını da o inkâr edenler için ancak bir imtihan yaptık. (Böylece) kendilerine kitap verilenler de (Kur’an’ın hak olduğuna) iyice inansınlar,[5] inananların da imanı artsın (kuvvetlensin) diye. Artık hem kendilerine kitap verilenler hem de mü’minler şüpheye düşmesinler. (Bu,) kalplerinde bir hastalık bulunanlarla, kâfirler: “Allah, bu misal ile ne demek istemiş olabilir?” desin(ler diyedir). İşte böylece Allah dilediğini (niyet ve amellerinin gereği olarak) sapıklıkta bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilemez. Bu (cehennem, yahut zebânîlerin sayısı), insanlara (ibret için) bir hatırlatmadan başka bir şey değildir. [
Hayrat Vakfı Meali
31. (Biz) Cehennemin sâhiblerini (o zebânîleri) meleklerden başkası yapmadık. Onların sayısını da inkâr edenler için ancak bir imtihan vesîlesi kıldık ki, kendilerine kitab verilmiş olanlar kat`î olarak îmân etsin, îmân edenlerin de îmânı artsın ve kendilerine kitab veril miş olanlarla mü`minler şübheye düşmesin ler. Kalblerinde bir hastalık (nifak) bulunanlarla kâfir ler ise desin ki: `Allah misâl olarak bununla neyi mu râd etti?` Böylece Allah, (isyanlarındaki ısrarları yüzünden) dilediğini dalâlete atar, dilediğini de (hikmetine binâen kendi lütfundan)hidâyete erdirir. Rabbinin ordularını ise, ancak kendisi bilir. Hem bu (Sakar ve onun sıfatları), insanlara ancak bir ibrettir.
Hüseyin Atay
31. Ateşliklerin bekçilerini yalnız meleklerden kılmışızdır. Sayılarını bildirmekle de, ancak inkâr edenlerin denenmesini ve kendilerine kitap verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananların da inançlarının artmasını sağladık. Ve kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye üşmezler. Gönüllerinde hastalık bulunanlar ve inkârcılar, “Allah bu örnekle ne demek istedi?” esinler. İşte Allah böylece, sapmayı dileyene yol verir, doğruyu dileyene de doğru yol gösterir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanoğluna sadece bir hatırlatıcıdır.
İhsan Eliaçık
31. Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Sayılarını inkarcılar için bir sınama vesilesi kıldık. Kitaba muhatap olanlar inansın, iman edenleri/ güvenenlerin de imanını artırsın diye. Kitaba muhatap olanlar ve müminler şüphelenmesin, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kâfirler "Allah bu örnekle ne demek istiyor?" desin diye. İşte böyle Allah müstahak gördüğünü saptırır, lâyık gördüğünü de doğru yolda yürütür. Rabbinin ordularını sadece kendisi bilir. Ve o insanoğluna bir hatırlatmadır; hepsi bu!
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
31. Biz o (cehennem) ateşin(in) bekçilerini ancak pek güçlü birtakım melekler yaptık (ki, azap ettikleri kulların cinsinden olmadıkları için onlara acıyamasınlar. Biz onları insan cinsinden yapmadık ki, güçlerinizi karşılaştırmaya kalkıyorsunuz, oysa onlardan her biri insanlar ve cinlerin tümünün gücüne sahiptir). Biz onların sayısını (bu kadar az tutarak), o kâfir olmuş kimseler için ancak bir imtihan yaptık! Tâ ki kendilerine kitap verilmiş olan o kimseler (bu sayıyı kendi kitaplarına uygun bularak İslâm’ın doğruluğu hakkında) yakînî bir inanca sahip olsun, iman etmiş olan o kimseler de (İlâhî kitaplar arasındaki bu uyumu görerek) inanç bakımından artış kaydetsin, kendilerine kitap verilmiş olan o kimselerle, iman etmiş olanlar (bu sayı hakkında) en ufak bir şüpheye dahi düşmesin, bir de (hicret`in ardından Medîne’de münafıklık belirince) kalplerinde (nifak gibi) bir tür hastalık buluna(cak ola)n o kimseler ve o (Mekke) kâfirler(i): “Bir örnek olarak Allah bununla ne (gibi bir) şeyi kastetmiştir?” desin! İşte böylece Allâh (, yanlış yolu seçtiğini bildiği için, saptırmayı) dilediği kimseyi dalâlete düşürür, (hidâyeti seçtiğini bildiği için, doğru yola iletmeyi) istediği kimseyi de hidâyete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisinden başka kimse bilemez! Bu (âyetlerde anlatılan Sekar ve zebânîlerin sayısı) ise, beşer için ancak büyük bir öğüttür!
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
31. Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.
Mehmet Okuyan
31. Biz ateşin sahiplerini (muhafızlarını) ancak melekler yapmışızdır. Onların sayısını kâfir olanlar için sadece bir imtihan yaptık ki kendilerine kitap verilenler ikna olsunlar; iman edenlerin imanı artsın; hem kendilerine kitap verilenler hem de müminler şüpheye düşmesinler; kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de “Allah bu örnekle ne kastetmiştir ki?” desinler. İşte böylece Allah dileyeni (layık gördüğünü) saptırır (sapkınlığını onaylar), dileyeni (layık gördüğünü) doğru yola ulaştırır. Rabbinin ordularını O’ndan başka kimse bilemez. Bunlar, insanlık için sadece (gerçeğin) hatırlat(ıl)masıdır.
Mustafa İslamoğlu
31. Zira yalnızca melaikeyi ateşin muhafızları kıldık; ve onların sayısını inkârda ısrar edenler için bir sınav yaptık; ki böylece önceki vahyin mensupları gönülden ikna olsun ve (ona) iman edenlerin imanları artsın; hem önceki vahyin mensupları hem de (bu vahye) iman edenler bütün kuşkulardan arınsın; ve kalplerinde hastalık olanlar ve inkâra gömülenler ise, “Allah bu temsil ile ne yapmayı diledi?” diye sorsun. İşte böylece Allah isteyeni/istediğini saptırır, isteyeni/istediğini ise doğru yola yöneltir. Ve Rabbinin ordularını(n sayısını) Zatından başka kimse bilemez. Nihayet bunlar, ölümlü insan için bir uyarı ve öğütten ibarettir.
Mustafa Öztürk
31. Biz cehennemde bekçi olarak sırf melekleri görevlendirdik ve onların sayısını, ("Biz çok kalabalığız; on dokuz meleğin hakkından geliriz." diye alay eden) o kafirler/müşrikler için sınama vesilesi kıldık ki bu sayede, geçmişte vahye mazhar kılınanların [Yahudilerin) bilgileri sağlamlaşır, müminlerin de imanları artar. Böylece Yahudiler ile müminler/müslümanlar şüpheye düşmezler. Peygamber'e ve Kur'an'a inanma hususunda akıllan karışık olanlar ile kafirlikte karar kılanlar ise, "Allah'ın böyle bir misal vermesinin ne anlamı var!" derler. Evet, işte Allah böyle misallerle dilediğini/müstahak gördüğünü dalalette bırakır; dilediğini/layık gördüğünü hidayete ulaştırır. [Ey Peygamber!) Rabbinin görevli meleklerinin sayısını yalnız kendisi bilir. İşte bu ayetler sırf öğüt ve uyarıdır.
Ömer Nasuh Bilmen
31. Ve Biz cehennemin muhafızlarını meleklerden başka kılmadık ve onların adetlerini kâfir olanlar için ancak bir fitne kılmış olduk. Tâ ki kendilerine kitap verilmiş olanlar, yakîn getirsinler. Ve imân etmiş olanlara da imân arttırsın ve kitap verilmiş olanlar ile mü’min bulunanlar, şüpheye düşmesinler. Ve kalblerinde bir maraz bulunanlar ile kâfirler de desin ki: «Allah bununla bir mesel olarak ne murad etmiş?» İşte Allah, dilediği kimseyi böyle dalâlete düşürür ve dilediği kimseye de hidâyet nâsib buyurur ve Rabbin ordularını ancak kendisi bilir ve o, insan için ancak bir öğüttür.
Sadık Türkmen
31. Biz melekleri cehennemin muhafızları yaptık. Onların sayısını da inkâr edenler için, bir açığa çıkarma(aracın)dan başka bir şey yapmadık, ki böylece; kendilerine kitap verilenler yakinen bilsinler ve ona iman etmiş olanların imanları daha da güçlensin, kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlar ve inkârcılar ise: "Bu misalle Allah’ın kastettiği nedir acaba?" diyorlar. İşte böylece Allah; sapıklığı dileyenlerin sapıklığını açığa/ortaya çıkarır ve doğruluğu dileyenleri de doğru yola kavuşturur. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanlar için yalnızca bir öğüttür.
Süleyman Ateş
31. Biz cehennemin muhafızlarını hep melekler yaptık. Onların sayısını da inkâr edenler için bir sınav yaptık ki, kendilerine Kitap verilmiş olanlar iyice inansın, inananların da imanı artsın. Kitap verilmiş olanlar ve inananlar kuşkulanmasınlar. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allâh bu misâlle ne demek istedi?" desinler. Böylece Allâh, dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara bir uyarıdır.
Süleymaniye Vakfı
31. O ateşin yöneticilerini meleklerden başkası yapmadık. Sayılarını da sırf kafirler için bir imtihan sebebi yaptık. Böylece kendilerine kitap verilenler kesin kanaate varır; müminlerin güvenleri artar, kendilerine kitap verilenler ile müminler kuşkuya düşmezler. Kalplerinde hastalık olanlarla kafirler de “Allah bu örnekle ne demek istiyor?” derler. Allah, sapıklığın gereğini yapanın sapıklığını onaylar, doğru yolda olmanın gereğini yapanı da yola getirir. Allah’ın ordularını kendi dışında kimse bilmez. O (Kur’an), tüm insanlık için doğru bilgiden başkası değildir.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
31. Cehennemin bekçilerini yalnız meleklerden kılmışızdır. Sayılarını bildirmeklede, ancak inkar edenlerin (azaptan) uyarı ve kendilerinekitap verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananlarında imanlarının artmasını sağladık. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve inkarcılar: "Allah bu misalle neyi murad etti?" derler. İşte Allah, böylece, (dine karşı) direneni sapık sayar, iyiliğe gayret göstereni de doğru yola yönlendirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanoğluna bir öğütten ibarettir
Yaşar Nuri Öztürk
31. Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.