Diyanet İşleri Meali
NAHL SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
106. Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.
107. Bu, onların dünya hayatını sevip ahirete tercih etmelerinden ve Allah’ın kâfirler topluluğunu asla doğru yola iletmeyeceğindendir.
108. İşte onlar, Allah’ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.
Alttaki ayetler Allah bütün insanlara hitaben; hem insanların kalplerini mühürleyip hem de "ölüm gelmeden tevbe edin" diye ayet mi indirmiş? Ne anlamı olur ki?
ZÜMER SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
53. Onlara şu sözü söyle: “Ey kendilerini aşırı davranışlara sürüklemiş Allah kulları! Allah’ın merhametinden (ikramından) umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. O, hem bağışlar hem de ikramda bulunur.
54. O azap gelip çatmadan Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun. Yoksa daha sonra yardım göremezsiniz.
55. Farkına varmadığınız bir anda o azap gelip çatmadan önce Rabbinizden size indirilenlerin en güzeline uyun.”
56. Sonra kalkıp şöyle der: “Allah’a karşı çok kusur işledim; her şeyi kaybettim. Gerçekten ben hafife alanlardandım”
57. Kalkıp şunu diyebilir: “Beni Allah yola getirseydi ben de çekinerek korunanlardan olurdum.”
58. Azabı görünce şöyle de diyebilir: “Keşke elimde bir fırsat daha olsa da güzel davrananlardan olsam.”
59. Hayır, sana bunca belgelerim geldi de sen onlar karşısında yalana sarıldın, büyüklük tasladın ve kafirlerden oldun.
Bu ayetlerden tevbe etmeden ölen kafirlerin ne söyleyeceklerini ve onlara ne söyleneceğini görüyoruz. Bu insanların kalpleri mühürlü olsa koyu belirttiğim yerlerdeki gibi konuşmazlar. O zaman "bizim kalplerimiz mühürlüydü, biz inanamadık" gibi bir şey demeleri gerekir. 59. ayette belgelerin bu insanlara ulaştığı fakat kabul etmedikleri hatta yalan söylediklerini görüyoruz. Tevbe kapısı herkes için, ölene kadar açıktır. Allah kimsenin kalbini mühürlemez ama kafirler inanmamakta çok kararlı oldukları için, Allah onların bu tavrını kalplerinde yeni bir yapı şeklinde oluşturur. Burada sorumlular tamamen insanlardır. "Allah onların kalbini mühürledi" demek ayrı bir şeydir. "Allah onların tavırlarını kalplerinde yeni bir yapı şeklinde oluşturdu" demek ayrı bir şeydir. Bu insanlar inanmamakta çok kararlı olduğu için tevbe etmeyi hiç bir zaman düşünmüyorlar ama tevbe edip dönseler Allah onlarında tevbesini kabul eder. Allah Adil'dir, kimseye haksızlık yapmaz. Bu ayetlerin doğru tercümesi şöyle
Süleymaniye Vakfı Meali
NAHL SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
106. Onlar, inanıp güvendikten sonra Allah’ı görmezden gelenlerdir. Sadece kalbi iman ile dolu iken bu yalanı söylemeye zorlananlar bundan istisnadır. Fakat kim inandıktan sonra gönlünü kafirliğe açarsa Allah’ın öfkesi onların üstünde olur. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.
107. Bu onların, dünya hayatını ahirette tercih etmeleri sebebiyledir. Allah, kâfirler[*] topluluğunu yoluna kabul etmez.
[*] Kafirlerin en önemli özelliği dünya hayatını Ahirete tercih etmeleridir. Bu nedenle ayetleri görmezlikten gelirler.
108. Bunlar Allah’ın; kalpleri, dinleme yetenekleri ve görme yetenekleri üzerinde yeni bir yapı oluşturduğu kimselerdir. İşte onlar (âyetleri) umursamayanlardır.
Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.
Ali Akın
108. İşte bunlar o kimselerdir ki, Allah onların kalplerini, kulaklarını, gözlerini (sanki) mühürlemiştir ve işte onlar gafillerin ta kendileridir.
Bayraktar Bayraklı
108. İşte, Allah`ın, gönüllerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimseler bunlardır. Onlar gafillerin ta kendileridir.
Diyanet İşleri
108. İşte onlar, Allah’ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.
Diyanet Vakfı
108. İşte onlar Allah’ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Ve onlar gafillerin kendileridir.
Edip Yüksel
108. İşte onlar, ALLAH’ın kalplerini, işitme ve görüşlerini mühürlediği kişilerdir. Onlar gafillerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır
108. Bunlar, o kimselerdir ki; Allah kalblerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlemiştir. Ve onlar, gafillerin ta kendileridir.
Hakkı Yılmaz
108. Onlar, Allah’ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini damgaladığı/mühürlediği kimselerdir. İlgisiz, bilgisiz, duyarsız olanlar, onların ta kendileridir.
Hasan Basri Çantay
108. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalblerinin, kulaklarının ve gözlerinin üstüne mühür basmışdır. İşte gaafil olanlar da onların ta kendileridir.
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
108. İşte onlar, Allah’ın (bu sebeple) kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Onlar gafillerin ta kendileridir.
Hayrat Vakfı Meali
108. İşte onlar (küfürleri sebebiyle) Allah`ın, kalblerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar, gafillerin ta kendileridir!
Hüseyin Atay
108. İşte, Allah'ın gönüllerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimseler bunlardır ve dalgınlar da işte bunlardır.
İhsan Eliaçık
108. İşte Allah'ın kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimseler bunlardır. Çünkü onlar duygusuz, kör ve sağır olmayı tercih ettiler.
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
108. İşte ancak onlardır o kimseler ki; Allâh onların kalpleri, kulakları ve gözleri üzerine mühür basmıştır (bu nedenle onlar hakkı anlama kabiliyetini kaybetmişlerdir). İşte ancak onlar, gaflet edenlerin ta kendileridir. (Zira işlerin âkı betini düşünmemekten ve kârı zararı gözetmemekten daha büyük bir gaflet olamaz.)
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
108. İşte onlar, Allah'ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.
Mehmet Okuyan
108. İşte onlar kalplerini, işitme (duyu)sunu ve gözlerini Allah’ın mühürlediği kişilerdir. Onlar habersizmiş gibi davrananların ta kendileridir.
Mustafa İslamoğlu
108. İşte onlar kalplerinin (akletme), işitme ve görme yetilerini Allah’ın mühürlediği kimselerdir. İşte onlar, gaflete gömülüp gidenlerin ta kendileridir.
Mustafa Öztürk
108. İşte onlar Allah'ın kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği [hak ve hakikate karşı tamamen duyarsızlaştırdığı] kimselerdir. Onlar gaflet ve aymazlık içinde olanların ta kendileridir
Ömer Nasuh Bilmen
108. Onlar o kimselerdir ki, Allah onların kalpleri, kulakları ve gözleri üzerine mühür basmıştır ve gâfiller olanlar da işte onlardır.
Sadık Türkmen
108. Işte bunlar; (hak ettikleri için) Allah’ın kalplerini, kulaklarını ve gözlerini değersiz saydığı kimselerdir. İşte gafiller onlardır.
Süleyman Ateş
108. Onlar, Allâh’ın kalblerini kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte gâfiller onlardır.
Süleymaniye Vakfı
108. Bunlar Allah’ın; kalpleri, dinleme yetenekleri ve görme yetenekleri üzerinde yeni bir yapı oluşturduğu kimselerdir. İşte onlar (âyetleri) umursamayanlardır.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
108. Sanki Allah, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürledi de (anlamıyorlar ) ve onlar gafildirler .
Yaşar Nuri Öztürk
108. Bunlar, Allah’ın; kalpleri, kulakları ve gözleri üstüne mühür bastığı insanlardır. Gaflete saplananlar da bunların ta kendileridir.