Ayetler

Nahl 35, 36, 37. Ayetlerdeki Tercüme Hatası

Diyanet Vakfı Meali

NAHL SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

35. Ortak koşanlar dediler ki: «Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberlerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi!

36 Andolsun ki biz, «Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının» diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!

37 (Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur.

Allah Kimseyi Saptırmaz

İnsanlar elde etmek istedikleri her şey için çaba göstermek zorunda olduğunu gayet iyi bilir. Buna iman da dahildir. Bir insan iman etmek istiyorsa bu uğurda üzerine düşenleri yapmak zorundadır. Mesela düzgün tercüme edilmiş bir meal okumak, anlamaya çalışmak gibi. Tercüme hatalarını düşünmezsek, düzgün tercüme edilmiş bir meal okuyan herkes bu Kitap'ın Allah'tan geldiğini anlar. Zaten Allah insanı bu fıtrat üzere yaratmıştır. Bundan sonra Allah iman edip, ibadetlere başlayanların imanlarını onaylar, daha da fazla hidayet verir. Allah düzgün tercüme edilmiş bir meal okuyup yaşam tarzını değiştirmek istemeyen insanları ise tercih ettiği sapıklıkla beraber bırakır. Hidayet ve sapıklıkta kalma meselesini herkes fıtratıyla anlayabilir "zaten böyle olması gerekir" der. Çünkü Allah herkesin doğru yolda olmasını istiyor; Allah, her şeyi size açık açık göstermeyi, sizi sizden öncekilerin de gittiği doğru yollara yönlendirmeyi ve tevbenizi kabul etmeyi irade eder. Allah bilir, doğru kararlar verir. (Nisa 26) Allah herkesin doğru yolda olmasını istiyor ama dediğim gibi hidayet için çalışan gayret gösterenleri doğru yola yönlendiriyor. Biz, birbirini açıklayan âyetler indirdik. Allah, yapması gerekeni yapanı doğru bir yola yöneltir. (Nur 46) Üstteki ayetlerde dileme diye evrilen fiil şâe = شاء fiili. Bu fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yaptı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir. Dolayısıyla Allah kimseyi saptırmaz. Eğer Allah insanları özgür iradeyle seçim hakkı tanımasaydı, iman için yapılması gerekeni Allah yapsaydı, bir emir verirdi herkes mümin olurdu ama o zaman da imtihanın anlamı kalmazdı. Ayetlerin doğru tercümesi şöyle;

Süleymaniye Vakfı Meali

NAHL SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

35. Şirke düşenler /Allah’ı ikinci sıraya koyanlar şöyle derler: “Allah farklı bir tercihte bulunsaydı[*] biz de atalarımız da onun dışında hiçbir şeye kulluk etmez, onun haram kıldığından başka hiçbir şeyi de haram saymazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Elçilere düşen, açık bir tebliğ /bildirmeden başka nedir ki!

[*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. Allah’ın yapması o şeyi var etmesi, insanın yapması da o şey için gereken çabayı göstermesidir (Müfredât). Allah her şeyi, bir ölçüye göre yaratır. (Kamer 54/49, Ra’d 13/8) İmtihanla ilgili şeyleri iyi ve kötü diye ikiye ayırmıştır. (Enbiyâ 21/35) Allah, herkesin doğru yolda olmasını ister (Nisa 4/26) ama sadece iyi işler yapanı doğru yolda sayar. (Nur 24/46) Yaptığının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu da kuluna ilham eder. (Şems 91/7-10)Müşrikler, sorumluluğu Allah’a atmak için kaderciliğe sarılır, yapmaları gereken görevleri, Allah’ın görevi gibi gösterirler.

36. “Kulluğu Allah’a yapın ve tağutlardan[*] uzak durun!” desinler diye her ümmete bir elçi gönderdik. Onların içinden, Allah’ın yoluna kabul ettiği kimseler de oldu, sapıklığı hak etmiş olanlar da. Yeryüzünü gezip dolaşın da yalana sarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.

[*] Tağut, ‘haddini aşmakta ileri giden’ anlamına gelir. Bunlar; Allah’ın verdiği hükme razı olmayan kişilere, razı olacakları hükümleri verirler. Bu nedenle Allah’tan başka bir ilah olarak görülür, Allah’a has yetkilerin bir kısmına sahip oldukları iddia edilir, dua ve ibadete layık görülür, bir yönüyle Allah’a bir yönüyle de insanlara yakın sayılırlar. Tağutlar, insan ve cin şeytanlarıdır (Bakara 2/256, 257; Nisa 4/51, 60, 76; Maide 5/60; Nahl 16/36; Zümer 39/17).

37. Yola gelmelerini ne kadar istersen iste Allah, sapık saydığı kişiyi yola getirmez. Onların yardımcıları da olmaz.

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    35. Ve Allah’a ortak koşanlar dediler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de, atalarımız da Ondan başka hiçbir şeye tapmaz ve Onun haram kıldığından başka hiçbir şeyi haram kılmazdık.” İşte onlardan öncekiler de, böyle yapmışlardı (Allah’a ortak koşmuşlar; Allah’ın helâl kıldığını haram saymışlardı). Artık Elçilerin üzerine düşen, açıktan açığa bildirmekten başka ne olabilir!

    37. Ey Muhammedi Sen onların hidâyete ermeleri için ne kadar çırpınsan da, bil ki, Allah, (aklını ve iradesini doğru kullanmadıkları için) sapkınlıkta bıraktığı kimseyi kesinlikle hidâyete erdirmez; onların yardımcıları da olmaz.

  2. Bayraktar Bayraklı

    35. Allah'a ortak koşanlar, “Allah dileseydi ne biz ne de atalarımız, O'ndan başka bir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen, yalnız açıkça tebliğ etmek değil midir?

    37. Rasûlüm, sen onların hidayete ermesine çok düşkünlük göstersen de, bil ki Allah'ın saptırdığı kimseyi kimse hidayete erdiremez. Onların yardımcıları da yoktur.

  3. Diyanet İşleri

    35. Allah’a ortak koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.

    37. Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur.

  4. Diyanet Vakfı

    35. Ortak koşanlar dediler ki: «Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberlerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi!

    37. (Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur.

  5. Edip Yüksel

    35. Ortak koşanlar, ALLAH dilemeseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka bir şeye tapmaz ve O'nun haram ettiğinden başkasını da haram kılmazdık. Kendilerinden öncekiler de böyle davranmıştı. Elçinin açıkça bildirmekten başka bir görevi mi var?

    37. Doğruyu bulmaları için ne kadar uğraşsan da, ALLAH saptırdığını doğruya ulaştırmaz. Onların bir yardımcısı da olmaz.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    35. Allah'a ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O'nun emri dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık" Kendilerinden öncekiler de böyle yaptılar. Buna karşı peygamberlerin vazifesi, ancak açık seçik bir tebliğden, ibarettir.

    37. (Ey Muhammed!) Sen o kâfirlerin hidayete ermelerini ne kadar istesen de Allah, saptırdığı kimseyi hidayete erdirmez. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur.

  7. Hakkı Yılmaz

    35. Ve Allah’a ortak koşan şu kimseler: “Allah dileseydi biz ve atalarımız Kendisinin astlarından hiç bir şeye tapmazdık ve O’nun astlarından hiç bir şeyden haram kılmazdık/ kutsallar edinmezdik” dediler. Kendilerinden önceki kimseler böyle yaptılar. İşte elçiler üzerine, ancak açık-seçik bir tebliğden başka ne olur?

    37. Sen, onların doğru yolda olmaları için hırs göstersen de, artık Allah, saptırdığı kimseyi doğru yola kılavuzlamaz. Onlar için yardımcılardan da kimse yoktur.

  8. Hasan Basri Çantay

    35. (Allaha) eş tutanlar dediler ki: «Eğer Allah dileseydi ne biz, ne atalarımız kendisinden başka hiç bir şey'e tapmaz, Onsuz (Onun emri olmaksızın) hiç bir şey'i (nefsimize) haram kılmazdık». Kendilerinden evvelkiler de böyle yapdı. Peygamberlerin, üzerinde apaçık tebliğden başka (bir vazîfe) var mıdır?

    37. (Habîbim) sen onların hidâyet bulmalarına (ne kadar) hırs göstersen şübhe yok ki Allah dalâletde bırakacağı kimselere (bu) hidâyet (i) nasıyb etmez. Onların (azâblarını önleyecek) bir yardımcıları da yokdur.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    35. Müşrik olan (Allah yerine başka şeylere bağlanan/tapan)lar: “Eğer Allah dileseydi, biz de babalarımız da O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O’nun (emri) dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık.” dediler. Kendilerinden öncekiler de böyle yaptı. (Kendi suçlarını Allah’a yüklemek istediler.) Peygamberlerin üzerine apaçık bir tebliğden başka (bir şey) düşer mi?

    37. (Ey Muhammed!) Sen onların doğru yolda olmaları için ne kadar çırpınsan da şüphe yok ki Allah, (kötü niyet ve amellerinden dolayı) sapıklıkta bırakacağı kimseleri doğru yola iletmez. Onların bir yardımcıları da yoktur.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    35. Şirk koşanlar ise dedi ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka bir şeye tapmazdık ve O('nun emri) olmadan hiçbir şeyi haram kılmazdık!” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. O hâlde peygamberler üzerine apaçık tebliğden başka ne düşer?

    37. (Habîbim, yâ Muhammed!) Onların hidâyete ermelerine ne kadar hırs göstersen de, şübhesiz ki Allah, (hak ettiklerinden dolayı) dalâlete attığı kimseleri hidâyete erdirmez; onlar için hiçbir yardımcı da yoktur!

  11. Hüseyin Atay (Kısmen Doğru)

    35. Allaha ortak koşanlar, “Allah dileseydi, Ondan başka hiçbir şeye biz de atalarımız da tapmazdık ve Onsuz da hiçbir şeyi haram kılmazdık" dediler. Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Elçilere düşen, ancak apaçık bildirim değil mi?

    37. Sen onların doğru yola gelmelerine özensen de, Allah sapana doğru yolu göstermez ve onların yardımcıları da olmaz.

  12. İhsan Eliaçık (Kısmen Doğru)

    35. Allah'a ortak koşanlar: "Allah dileseydi ne biz ne de atalarımız, O'ndan başka bir şeye tapmazdık ve O'na rağmen hiç bir şeyi haram kılmazdık." diyorlar. Bundan öncekiler de böyle söylemişlerdi. Bu durumda elçiler apa­çık tebliğden başka ne yapabilir?

    37. Sen onların doğru yolda yürümelerini sağlamak için kendini yıpratsan da Allah, sapıklıkta ısrar edenleri doğ­ru yolda yürütmez; onların yardımcıları da yoktur.

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    35. O şirk koşmuş olan kimseler: “Allâh (Kendisinden başka bir şeye tapmamamızı) dileseydi ne biz, ne de babalarımız O’nu bırakıp hiçbir şeye tapmazdık, O’nun (emri) dışında hiçbir şeyi de (kendiliğimiz den) haram kılmazdık!” dedi(ler). İşte onlardan öncekiler de böyle(ce şirk koşma, birtakım hayvanlardan istifâdeyi haram kılma ve peygamberleriyle çekişme gibi suçlar) yapmıştı. (Allâh’ın elçiliklerini kullarına ulaştırmakla görevlendirilmiş olan) o peygamberler üzerinde ancak, (vahyedilen hükümleri) açıklayıcı bir(duyuru ve) tebliğ vardır. (Onlar da bu görevi hakkıyla îfâ etmişlerdir.) Kâfirlerin, kendi yaptıkları suçları Allâh-u Te`âlâ’nın dilemesine bağlamasından yola çıkan Cebriyye ve Mu’tezile gibi bazı sapık fırkalar, “İlâhî irâde ve meşîet” konusunda bozuk inançlara sapmışlardır. Tek kurtulacak fırka olan Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat mezhebimizin bu husustaki doğru görüşünü anlamak için bakınız:

    37. (Habîbim!) Sen onların hidâyet(e erişmeler) i ne ne kadar düşkün olsan da, (şunu iyi bilesin ki) şüphesiz Allâh (sapıklığı seçtiğini ve hidâyet bulma yönünde hiçbir gayret göstermediğini bildiği için) saptırmakta olduğu bir kimseyi (zorla) hidâyete eriştirmez. Zaten o kişiler(i doğru yola ulaştırmak ve hak ettikleri azaptan kurtarmak) için (kendilerine) yardımcı (olacak şefaatçi)lerden hiçbiri de yoktur!

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    35. Allah'a ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi

    ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O'nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.

    37. Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez.ß Onların yardımcıları da yoktur.

  15. Mehmet Okuyan

    35. Ortak koşanlar şöyle demişlerdi: “Allah dileseydi biz de babalarımız da O’nun peşi sıra başka şeylere tapmazdık. O’nun peşi sıra (O’na rağmen) hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Elçilere apaçık tebliğden başka ne düşer ki!

    37. Sen onların doğru yola ulaşmalarına çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah saptırdığı (sapkınlığını onayladığı) kimseyi (kişi dilemediği sürece) doğru yola ulaştırmaz. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur.

  16. Mustafa İslamoğlu

    35. Bir de, Allah’tan başkasına ilâhlık yakıştırmakta direnenler dediler ki: “Eğer Allah isteseydi, ne biz ne de atalarımız, hem O’ndan başka hiçbir şeye kulluk etmez hem de O’ndan başkasının (sözüyle) hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı; peki, bu durumda elçilere (mesajı) açık seçik bildirmek dışında başka ne düşer?

    37. Sen onların doğru yolu bulmasını ne kadar istersen iste, ama unutma ki Allah’ın sapıklığa mahkûm ettiğini kimse doğru yola yöneltemez; onlara yardım eden de bulunmaz!

  17. Mustafa Öztürk

    35. Müşrikler [alaycı bir tavırla] , "Allah dileseydi biz de ecdadımız da O'ndan başka bir varlığa tanrılık yakıştırıp tapınmaz, O'nun helal kıldığını haram saymazdık." diyorlar. Bunlardan önceki kafirler de böyle davranmış ve buna benzer alaylı sözler söylemişlerdi. [Bilin ki] peygamberlere dü­şen görev, [kafirleri zorla imana getirmek değil) Allah'ın kendilerine vahyettiği ayetleri açıkça tebliğ etmekten ibarettir.

    37. [Ey Peygamber!] Sen o müşriklerin iman edip doğru yola gelmeleri için ne kadar istekli olursan ol, Allah dalalette kalmalarını müstahak gördüğü kimselere iman nasip etmez. Aynca onlara yardım edecek kimse de bulunmaz.

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    35. e müşrikler dediler ki: «Eğer Allah dilese idi ondan başkasına ne biz ve ne de babalarımız ibadette bulunmazdık ve ne de onsuz birşeyi haram kılmazdık. İşte onlardan evvelkiler de böyle yapmışlardır. Artık peygamberlerin üzerine apaçık tebliğden başka ne vardır?

    37. Sen onların hidâyet bulmalarına haris olsan da (faidesizdir). Çünkü Allah Teâlâ dalâlete düşürdüğüne hidâyet etmez ve onlar için yardımcılardan bir kimse de yoktur.

  19. Sadık Türkmen (Kısmen Doğru)

    35. Allah’a ortak koşanlar dediler ki: "Eğer Allah dileseydi ne biz ve ne de atalarımız, O’nun dışında hiçbir şeye tapmazdık. Hiçbir şeyi O’nsuz haram kılmazdık." Kendilerinden öncekiler de işte böyle davranmıştı. Elçilere düşen görev sadece açıkça duyurmak değil midir?

    37. Sen onların, doğru yola gelmelerini ne kadar istesen de şüphesiz Allah; sapıklığı tercih edenleri doğru yola iletmez. Onların hiç yardımcıları da olmaz.

  20. Süleyman Ateş

    35. (Allah’a) ortak koşanlar, "Allâh dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka bir şeye tapmazdık ve O’nsuz hiçbir şeyi harâm kılmazdık!" dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Elçilere düşen, yalnız açıkça tebliğ etmek değil midir?

    37. (Ey Muhammed) Sen onların yola gelmelerini ne kadar istesen de Allâh şaşırttığını yola getirmez ve onların yardımcıları da olmaz!

  21. Süleymaniye Vakfı

    35. Şirke düşenler /Allah’ı ikinci sıraya koyanlar şöyle derler: “Allah farklı bir tercihte bulunsaydı biz de atalarımız da onun dışında hiçbir şeye kulluk etmez, onun haram kıldığından başka hiçbir şeyi de haram saymazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Elçilere düşen, açık bir tebliğ /bildirmeden başka nedir ki!

    37. Yola gelmelerini ne kadar istersen iste Allah, sapık saydığı kişiyi yola getirmez. Onların yardımcıları da olmaz.

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    35. Ortak koşanlar dediler ki: «Allah zorunlu kılsaydı (gücüyle zorla inandırsaydı) ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi haram kılmazdık.» Onlardan öncekilerde böyle yapmışlardı. Resulleri üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi?

    37. (Resûlüm!) Sen, onların doğru yolda olmaları için çok düşkünlük göstersen de bil ki, Allah, sapık saydığı bir kimseyi (kişi kendisi istemeden) doğru yola (zorla) yönlendirmez. Onların yardımcıları da yoktur.

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    35. Ortak koşanlar dediler ki: "Eğer Allah isteseydi biz de atalarımız da Allah dışında bir şeye kulluk/ibadet etmez, O'na rağmen hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynen böyle yaptılar. Resullere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.

    37. Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını tutkuyla istesen de Allah, saptırdığına yol göstermez. Hiçbir yardımcıları da olmaz onların.