Elmalılı Hamdi Yazır Meali
NAHL SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
93. Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de hidayet verir. Şüphesiz ki, (kıyamet gününde) bütün yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız.
Allah isteseydi hepimizi tek bir toplum yani herkesi "inan" yaparmış ama yapmamış. Yapmadığı gibi dilediğinin saptırıyor dilediklerinin de inanmasını sağlıyor. İnanları ve inanmayanları Allah belirliyorsa ayetin sonundaki "Yapmakta olduklarınızdan dolayı kesinlikle sorgulanacaksınız" nasıl adalete uygun düşüyor? Seçimi Allah yapıyorsa biz bundan nasıl sorumlu oluruz? Beni Allah saptırırsa yaptıklarımdan sorumlu tutulup nasıl hesap vereceğim? Ateistler ve Deistler bu ayetleri okuyunca alttaki gibi resimler hazırlıyorlar, inancı zayıf olan müslümanların deist olmasına sebep oluyorlar.
Bu ve benzeri ayetlerdeki mantık hatasıyla alttaki ayeti nasıl izah ederiz?
BAKARA SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
2. İşte sana o Kitap! Kuşku,çelişme, tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar için.
Kur'an'da çelişki yoksa Allah'ın sapmasını dilediği insanları hesaba çekmesi ne anlama geliyor?
Nahl doksan üçüncü ayette şae fiili var. Bütün problem bu fiili dileme diye çevirmekten kaynaklanıyor. Şae fiilinin anlamı hicri üçüncü yüzyıldan sonra değiştirilmiş. Şae fiilinin anlamı şey etmektir. Şey Türkçede kullandığımız anlamdadır; varlık demektir. Arapçada eylemlerin hepsime şey denir. Dolayısıyla şey hangi fiille kullanılıyorsa ona göre anlam verilmeli. Şae'nin mastar anlamı var etmektir. Allah bir şeyi var etmek istediği zaman emir verir. Bakara 117. ayet şöyle; Gökleri ve yeri, örneksiz yaratan O’dur. Bir şeyin olmasına karar verdi mi onun için sadece “Oluş!” der, o şey oluşur. İnsanlar bir şey elde etmek istedikleri zaman ise gerekli çalışmayı yapmak zorundadır. Dolayısıyla şae fiilinin öznesi insansa gerekli çalışmayı yapmak Allah ise emir vermek anlamında kulanılmalıdır.
Arapça sözlüklere bakarsan şae fiilinin meşietle ilişkilendirildiğini görebilirsin. Meşiet de mastardır ama halkın kullandığı bir mastar değil ilim adamlarının oluşturduğu bir mastardır. Meşiet kelimesi Kur'an'da yok hadislerde yok ama kalıba uygun. Arapların bilmediği bu kelimeyi şae fiiline mastar yaparak irade anlamı oluşturmuşlar. İnsanlar için çalışıp yapma olan kelimenin anlamı birden "istemek" olmuş. Şae fiiline istemek anlamı verince Kur'an'ı Kerim tutarsızlıklarla dolu bir kitap haline gelmiş. Böyle tercüme edilen meallerde her şey Allah'ın dilemesine bağlı görünüyor. Allah dilediğine bol rızık verir, dilediğine kız çocuk verir, dilediğine erkek çocuk verir, dilediğinin tevbesini kabul eder vs vs. Nahl doksan üçüncü ayet de böyle. Ayetin doğru tercümesi şöyle;
Süleymaniye Vakfı Meali
NAHL SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
93. Tercihi Allah yapsaydı hepinizi tek bir toplum haline getirirdi[1*]. Ama Allah, (sapıklığı) tercih edeni sapık sayar, (doğru yolu) tercih edeni[2*] de yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan elbette sorguya çekileceksiniz.
[1*] Birinizi diğerinizden ayırmaz, hepinizi mümin yapardı. Bkz. Maide 5/48
[2*] Bu âyette geçen şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. Allah’ın yapması o şeyi var etmesi, insanın yapması da o şey için gereken çabayı göstermesidir (Müfredât). Allah her şeyi, bir ölçüye göre yaratır. (Kamer 54/49, Ra’d 13/8) İmtihanla ilgili şeyleri iyi ve kötü diye ikiye ayırmıştır. (Enbiyâ 21/35) Allah, herkesin doğru yolda olmasını ister (Nisa 4/26) ama sadece iyi işler yapanı doğru yolda sayar. (Nur 24/46) Yaptığının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu da kuluna ilham eder. (Şems 91/7-10)
Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir.
Kur’an’da olmayan kader inancını İslam’a yerleştirmek isteyenler, büyük bir çarpıtma yaparak şâe = شاء fiiline irade yani isteme ve dileme anlamı vermiş, bu yanlış anlamı, tefsirlere hatta sözlüklere bile yerleştirerek birçok ayetin mealini bozmuşlardır.
Ayeti düzgün tercüme edince şimdi sorumlular insanlar oldu. Allah kimsenin sapmasını dilemiyor. Eğer Allah bize özgür irade vermeseydi, bizi bir şeye zorlasaydı hepimizi mümin yapardı ama özgür irade vererek tercihi bize bıraktı. Bir çok ayette Allah'ın bir şeyi yapmak istediğinde ona OL emri verdiği ve onun da olmaya başladığı yazar. Eğer bir insan sapıklığı tercih ediyorsa ve o yolda çalışıp gayret gösteriyorsa Allah o kişi için OL emri verir ve o kişi sapık olmaya başlar. Burada seçim tamamen insanlarındır. Yine bir kişi hidayete yönelirse Allah bu kişi için de OL emri verir ve o kişi müminlerden olmaya başlar. Seçim yapabildiğimiz için Allah bizi yaptıklarımızdan dolayı sorguya çekecek.
Şae fiilinin dileme, isteme diye çevirmek mümkün değildir. Tekrar yazayım; Şae, Allah için kullanıldığında gerekeni yapma, insanlar için kullanıldığında tercihini elde etmek için gerekli gayreti göstermek, çalışmak anlamındadır. Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim. Ayetin metni dışında yorum olarak "isteyeni" gibi açıklamaları doğru kabul etmedim çünkü şae fiilinin istemekle bir alakası yok.
Ali Akın
93. Eğer Allah, (icbari olarak) dileseydi, sizi elbette bir tek ümmet (bir dinin mensuplan) kılardı. Ancak O, kimi dilerse (aklını ve iradesini kullanmadığı için), sapıklıkta bırakır; kimi dilerse (aklını ve iradesini kullandığı için), onu da hidayete erdirir. Ve siz yaptıklarınızdan hiç kuşkusuz sorumlu tutulacaksınız.
Bayraktar Bayraklı
93. Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet yapardı; fakat O, dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan elbette sorgulanacaksınız.
Diyanet İşleri
93. Eğer Allah isteseydi hepinizi elbette ki bir tek inanç topluluğu yapardı. Ama O, dilediğinin yoldan çıkmasına imkân verir, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduklarınızdan dolayı kesinlikle sorgulanacaksınız.
Diyanet Vakfı
93. Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.
Edip Yüksel
93. ALLAH dileseydi sizi bir tek toplum kılardı. Ancak, dilediğini saptırır, dilediğine de yol gösterir. Elbette yaptıklarınızdan sorulacaksınız.
Elmalılı Hamdi Yazır
93. Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de hidayet verir. Şüphesiz ki, (kıyamet gününde) bütün yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız.
Hakkı Yılmaz
93. Ve Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de doğru yolu kılavuzlar/ dileyeni saptırır, dileyene kılavuzluk eder. Ve şüphesiz ki siz, bütün yaptıklarınızdan sorulacaksınız/sorumlu tutulacaksınız.
Hasan Basri Çantay
93. Allah dileseydi sizi (hepinizi) bir tek ümmet yapardı. Şu kadar ki O, kimi dilerse onu sapıklıkda bırakır, kimi de dilerse onu hidâyete iletir. Yapageldiğiniz işlerden elbette mes’ûl olacaksınız.
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
93. Allah dileseydi sizi(n hepinizi) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini (kötü niyet ve amelleri gereği olarak) sapıklıkta bırakır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir. Ve siz yaptığınız (Allah’ın razı olmadığı bütün) işlerden kesinlikle hesaba çekileceksiniz.
Hayrat Vakfı Meali
93. Hâlbuki Allah dileseydi, sizi elbette tek bir ümmet (olarak aynı din üzere) yapardı; fakat (O,) dilediğini (kendi isyânı yüzünden) dalâlete atar; dilediğini ise (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirir. Ve (siz), yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorulacaksınız.
Hüseyin Atay
93. Allah dileseydi, sizi tek bir millet yapardı. Ama, O, sapmayı dileyene yol verir ve doğruyu dileyene yol gösterir. Andolsun ki, yapmakta olduklarınızdan sorgulanacaksınız.
İhsan Eliaçık
93. Allah isteseydi hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat Allah müstahak gördüğünü saptırır, lâyık gördüğünü doğru yolda yürütür. Bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
93. (Siz topluca hidâyet yolunu seçecek olsaydınız) Allâh (da bunu böyle bilip inanmanızı) dileseydi, elbette sizi (İslâm’da ittifak eden) tek bir ümmet yapardı. Velâkin O, (yanlış yolu seçeceğini bildiği için, saptırmayı) dilediği kimseyi dalâlete düşürür, (hidâyeti seçeceğini bildiği için, doğru yola iletmeyi) dilediği kimseyi de hidâyet buyurur. (Ey insanlar!) Andolsun ki; yapmakta bulunmuş olduğunuz şeylerden (kıyâmet günü) mutlaka sorulacaksınız!
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.
Mehmet Okuyan
93. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı fakat (Allah) dileyeni (layık gördüğünü) saptırır (sapkınlığını onaylar), dileyeni (layık gördüğünü) de doğru yola ulaştırır. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.
Mustafa İslamoğlu
93. Zaten eper Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapıverirdi; fakat O sapmak isteyeni saptırıyor, doru yola yönelmek isteyeni ise (ona) yöneltiyor: ne ki (seçiminiz sonucu) yapa geldiğiniz her şeyden mutlaka hesaba çekileceksiniz.
Mustafa Öztürk
93. Allah dileseydi kesinlikle hepinizi tevhid inancına bağlı bir tek toplum/ ümmet yapardı. Fakat O dilediğini/müstahak gördüğünü dalalette bırakır, dilediğini/ layık gördüğünü hidayete ulaştırır. [Unutmayın ki] hepiniz yapıp ettiklerinizden mutlaka hesaba çekileceksiniz.
Ömer Nasuh Bilmen
93. Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir tek ümmet kılardı. Fakat o dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini hidâyete erdirir ve sizler yapar olduğunuz şeylerden elbette sorulacaksınız.
Sadık Türkmen
93. Eğer Allah dileseydi (özgür iradenizi elinizden alır), hepinizi bir tek toplum hâline getirirdi. Böylece Biz; (bozgunculuğu) dileyeni sapıklıkta bırakır, (tevhidi, güvenliği, adaleti) dileyeni de doğru yola iletiriz. Yapmış olduğunuz şeylerden mutlaka sorumlu tutulacaksınız.
Süleyman Ateş
93. Allâh dileseydi, hepinizi, bir tek ümmet yapardı, fakat (O), dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Ve siz, mutlaka yaptığınız şeylerden sorulacaksınız.
Süleymaniye Vakfı
93. Tercihi Allah yapsaydı hepinizi tek bir toplum haline getirirdi. Ama Allah, (sapıklığı) tercih edeni sapık sayar, (doğru yolu) tercih edeni de yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan elbette sorguya çekileceksiniz.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
93. Allah güç, kudret kullansaydı hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, doğru yolu tercih edeni de yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.
Yaşar Nuri Öztürk
93. Allah dileseydi, elbette ki sizi birtek ümmet yapardı. Ama O, dilediğini saptırıyor, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzluyor. Yapıp ettiklerinizden mutlaka sorgu-suale çekileceksiniz.